Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Bayramın Aydınlığında
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 12/29/2006 9:44:00 AM


Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,


29.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, yaklaşmakta olan bayram nedeniyle göndermiş olduğun mail tekrar tekrar okunacak güzellikte. Maşaallah, ne güzel noktalara değinmişsin. Bayramın özünü, mahiyetini ve bayram günlerinin bize getirdiği yükümlülükleri ne güzel belirtmişsin. Allah razı olsun. Özellikle son yıllardaki bilinçli olarak yayılan Ramazan bayramını Şeker bayramı, Kurban bayramını kavurma bayramı olarak gösteren zihniyete karşı indirilmiş ne güzel bir tokat. Özellikle bayrama tekaddüm eden günler kendimize bir çeki düzen vermek, derlenip toparlanmak, nefis bataklığından çıkabilmek için ne güzel bir fırsat. Ve sen bunu ne kadar güzel bir üslupla belirtmişsin. Sanırım bu mailin sitemiz mensuplarınca tekrar tekrar bıkmadan, usanmadan okunması gerekiyor. Bilhassa kinlerin, nefretlerin, düşmanlıkların, intikam hırs ve arzularının insan ruhunda yarattığı büyük olumsuzluğu güzel örnekler vererek ne güzel açıklamışsın. Aslında bu negatif duygular lavımına bulaşmaya hiç gerek yok. Peygamber Efendimiz Mekke’ye girdiği zaman yiğitler yiğidi, güzeller güzeli Hz. Hamza’yı hanımına yaranmak için canavarca katleden Vahşi’yi bile affetti. Medine’ye giderken hamile kızına isabet eden bir ok kızını öldürdü. Büyükler büyüğü, yüceler yücesi Peygamberimiz onu da affetti. Biz kim oluyoruz da Kızılay’dan geçerken bana selam vermedi diye sudan bahanelerle önce insanlara kırılıyor, küsüyor, alakayı kesiyor, sonra onların aleyhinde çirkin sözler sarfediyor, bütün bu pislikler yetmiyormuş gibi bir de nefret ediyor, kin tutuyoruz. Aslında asıl zararı kendimize verdiğimizi bir bilsek. Asıl kötülüğü dünya hayatımıza, mezardaki hayatımıza ve ikinci hayatımıza yaptığımızı bir idarak edebilsek. Bu çirkinliklerden vazgeçeriz, tövbe ederiz, af dileriz. Bir büyük veli diyor ki mütemadiyen kendisine kötülük yapan bir zavallı, akıl ve idrak mahrumu için “O ne yaparsa yapsın, ben ondan nefret edecek kadar kendimi küçültemem, Allah ıslah etsin” . Biz ne yazık ki dünya hayatına, daha doğrusu dünya hayatının pisliklerine, iğrençliklerine öyle dalmışız ki başımızı kaldırıp da gökteki yıldızları göremiyoruz. Ve dolayısıyla mütemadiyen dünyadaki, mezardaki, ikinci hayattaki yaşantılarımızı mahvediyoruz. Aslında bir insanın durup dururken bize saldırması, bize küfretmesi, bize hakaret etmesi onun tarafından yapılmış bir olay gibi algılanmayıp da Allah’ımızın bize bir imtihanı gibi düşünülse o zaman bu kinlere, nefretlere hiç gerek kalmaz. Siz, sinemada, tiyatroda bir oyuncu kötü adam rolüne çıktı diye ona düşman olur musunuz? Oturduğunuz koltuktan ona yuha çeker misiniz? Tabi ki hayır. Aksi takdirde sizi alırlar kapının dışına koyarlar. Biz de çok dikkatli olalım, çok uyanık olalım. Oyuna gelmeyelim. Hepimiz, her an çeşitli imtihanlar içindeyiz. Ama bu şekilde, ama başka şekilde. Bize dil uzatan, dedikodumuzu yapan, küfreden, hakaret eden insanları Allah’a bırakalım. Allah’ın adaletine güvenelim, hüküm Allah’ındır diyelim. İşte o kadar. Kıymetli yavrum, ben de sana ve ailene huzur dolu, mutluluk dolu, sevgi dolu, güzel bayram günleri diliyor selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Bayramın Aydınlığında Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Bayramın Aydınlığında Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]