Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : İnsan ne ekerse onu biçiyor
Gönderen : Özden
Tarih : 9/25/2012 4:35:27 PM


 


 


Sevgili Babacigim ,


 


 


Sagiliginiz iicin duaci olarak saygi ve hasret ile ellerinizden opuyorum.


 


 


Bu sabah uzun bir yürüyüşle başladım güne.. Sabahın 6 sı diye herhalde hava serindi. Çok iyi geldi, kendimi daha bir dinç ve enerjI dolu hissettim.. Oysa birkaç gündür ne kadar yorgun ve isteksizdim. Demek herşey gayretle atılan bir adımla  başlıyor ve her adım daha da cesaretlendiriyor insanı.. Sonuçta yaşanan tatlı bir yorgunluk bile mutlulğa mutluluk katıyor… Oysa iki gün önce neydi o yaşadıklarım. Her insanın ters uyandığı, kendini dipte hissettiği günler olur ya… İşte öyle bir şeydi.. Daha uyanalı birkaç dakika olmuştu ki terslikler başladı ve peşimi bırakmadılar..Ben kendimi kötü hissettikçe de her sey daha kötüye gidiyordu.. Elim ayağıma dolaşıyordu, her elimi attığım işi elime yüzüme bulaştırıyordum.. İnsanlar sanki söz birliği etmiş gibi bana karşı idiler. Ne desem tersini yapıyorlar, ne istesem aksi gerçekleşiyordu.. Sinir katsayım arttıkça da olumsuzlukların artış oranı belki üç- beş katı oluyordu.. Sonra bir an “Dur bakalım “dedim kendime… “Ne oluyor?... Neyle bu savaş.. Neye karşı direniyorsun ki.. Bir derin nefes al..Git bir elini yüzünü yıka.. Kendinle çekişme , dünyan zindan olur derdi Rahmetli Annanem.. Hatta git bir abdest al namaz kıl.. Bir sakinleş… Şöyle herşeyi at kafandan, , bir sıcak papatya çayı iç.. yüzünün ifadesini değiştir, gülümse hayata…. Bakalım ne olacak???”


 


Gerçekten de kendi sözümü dinledim.. Ne oldu biliyor musunuz.. Sanki fırtınadan sonraki bulutların dağılması gibi gün işidi, güneş açtı.. İçimde baharın dalları yeşerdikçe, mutluluk sevinç ve sevgi arttı.. Bir baktım ki sanki birkaç saat öncenin olayları hiç yaşanmamıs gibi .. İnsanlara gülümsedikçe pervane oluverdiler sanki ışığın çevresinde…


 


Hani bir atasözü vardir; 'Ne ekersen onu biçersin' diye , hep başkalarına karşı değil kendi nefsimize karşı da geçerli bu söz..


 


Sanırım çok bilinen bir hikayedir ama şu an aklıma düştü bir de ben anlatayım istedim:


 


Bir gün genç bir hanım aktar dükkanından içeri girer , etrafını incelemeye başlar.. Satıcı sorar “yardım edebilirmiyim?” Kadın çekinerek yanıtlar.. “Şey ben , aslında bir zehir arıyorum.. Ama şöyle yavaş yavaş birkaç ayda öldürecek cinsten.. Yani zehirlendiği anlaşılmadan.”. Adam dükkanın arkasına geçer az sonra elinde bir küçük torba dolusu beyaz bir toz ile döner.. Yavaşça hanımın kulağına eğilir.. “Bu çok etkili bir zehirdir.. Her gün bir çay kaşığı yiyeceğine yada içeceğine karıştırılırsa en fazla üç ayda öldürür insanı.. dikkatli olun” der.. Sonra ilave eder..” Kim için kullanacaksanız aman dikkatli olun, ona çok iyi davranın ki zehirlediğinizi anlamasın”…


 


Aradan iki ay geçer .. Aynı kadın fırtına gibi dükkandan içeri girer. “Aman” der adama “Ne olur. Bana iki ay önce bir zehir vermiştiniz onun panzehirini istiyorum. Ne olur çok acil”… Adam şaşırmış bir eda ile sorar.. “Ne oldu yanlış birisi mi içti zehiri?”.. “Hayır” der kadın..” Ben o zehiri kaynanam için almıştım… Evlendiğimiz günden beri bana gün yüzü göstermedi, hayatı zindan etti, kocamı hep bana karşı kışkırttı. Olsun kurtulayım, evliliğim de kurtulsun istedim.. Ama bu son iki aydır her gün yemeğine zehir kattığımı anlamasın diye ona çok iyi davranmaya, iltifat etmeye başlamıştım. Bir değişti bir değişti ki sormayın.. Meğer o katı görünüşünün altında ne kadar iyi bir insan varmış. Artık çok iyi anlaşıyoruz. Bir arkadaş gibi olduk. Her şeyimizi paylaşıyoruz.. Ölmesini istemiyorum, çok pişmanım ne olur bana panzehirini verin.


 


Adam gülümseyerek cevap verir..” Merak etmeyin benim size verdiğim sadece tuzdu.. Biliyormusunuz bu tuz bu güne kadar kaç hayat kurtardı, kaç hayatı cehennemden cennete çevirdi…??”


 


İşte aynı bu hikayede olduğu gibi ne yapıyorsak kendi ellerimizle yapıyoruz aslında..


 


Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de dediği gibi :


 


"Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder(42-Şura/30)".….


 


"Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir.(17-Isra Suresi:7)"


 


"Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün.(41-Fussulet Suresi:34)"


 


Evet bu gün sevdiğimiz kadar seviliyor, iyilik yaptığımız kadar iyilik görüyor, saygı gösterdiğimiz kadar saygı görüyoruz.. Bazen herşey tersine dönüyormuş gibi gelebilir insana . Hep güzel davranıp karşımızdakilerin iyiliği için uğraştığımız halde umulmadık, hatta acımasızca darbeler gelebiliyor... İşte bu da imtahanın sırrı.. O anda pes etmeden doğru bildiği yolda yürümeye devam eden kazanıyor. Çok geçmeden hayatı cennete dönüyor… Yani bütün her şey bizim içimizde , aklımızda , gönlümüzde başlıyor ve bitiyor.. Aslinda aklımızla düşünüyor ama hislerimizle hareket ediyoruz. Ne zaman hislerimizi akıl süzgecinden geçirirsek ve olması gerektiği gibi davranabilirsek o zaman farkedeceğiz ki yaşam inanılmaz güzellikte.. Ne kendimizle çekişme kalacak ne de başkalarıyla…..


 


Belki soğuk , yağmurlu bir gündeyiz .. Ya da bizim bulunduğumuz coğrafyada olduğu gibi güneşli ve güzel bir sabah.. Her nasılsa Rabbim bize bir güne daha merhaba demeyi nasip etti , hemde maneviyatı yüksek güzel bir Cuma sabahına.. Elhamdülillah diyoruz ve içimiz coşkuyla dolu kucaklıyoruz bütün kainatı ...


 


Bu günün duası yine 99 Esma 99 Dua dan;


 


Ya Vahid!


Kalbim her şeye bağlanır ayrılığın ardından ağlamaklıdır


Sen ki BiR'sin başkalarına koşturup yorma beni


Ruhum her gelene sevdalıdır


Gidenlerin gidişiyle yaralanır


Sen ki BiR'sin çoklukta bırakıp ağlatma beni


Kaygılarım bin türlü korkularım dağlar kadar


Sen ki BiR'sin yokluğa düşürüp ünutma beni


Sözüm kimseye geçmez kuvvetim kıl kadar


Sen ki BiR'sin boynu bükük çaresiz bırakma beni


Bir seni bir bilirim işte kapına geldim başkalarına bırakma beni


 


AMIN ..


 


Sonsuz sevgi ve dua ile....


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]