Sevgili babacığım, .
Müsaadenizle güzel insan örneklerine devam etmek istiyorum.
Samsun- Atakum migros’ta görevli bir kasiyer kardeşimizden bahsetmek istedim.
Bu kasada görevli olan kardeşimiz dikkatimi çekti ve uzun zamandır kendisini gözlemliyorum. İşini öyle güzel yapıyor öyle içten yapıyor ki kendisine hayran olmamak elde değil. İlk karşılaştığımızda o kadar sıcak o kadar kibar ve saygılıydı ki sanki karşısında bir padişah varmış hissi uyandırmıştı. Şaşırmıştım böyle bir ilgi bu tür yerlerde hiç beklemiyordum. Buraya sık gittiğim için de bu arkadaşımızı gözlemleme şansım çok oluyordu. Acaba herkese mi böyle davranıyordu yoksa bize karşı mı böyle diye düşündüm. Sonra baktım ki herkese sırada kim varsa aynı şekilde. Her migrosa gittiğimde onun kasası hep dolu oluyordu. Diğer kasalar musait olduğu halde insanlar onun tarafında bekliyorlardı. Müşterisi hep vardı. Ben de bunlardan biriydim. Alışverişimi yaptıktan sonra hemen gözlerim onu arardı. Neredeyse hemen onun kasasına giderdim. Çiçek neredeyse sanırım arılar da oraya konuyordu. Siz hep söylersiniz ya, “ pazara gittiğimde eğer adamın malı ne kadar kaliteli olursa olsun yüzü gülmüyorsa ondan asla alışveriş yapmam” diye, ne kadar haklısınız babacığım bu sözünüzde. O kasanın yoğunluğunun tek sebebi bu kardeşimizin güler yüzünden başka bir şey değildi. Artık insanlar o kadar hasret ki saygıya, sevgiye, ilgiye ve güler yüze. Sadece onunla iletişim kurmak adına oraya yöneliyorlardı. Geçen gün yine oradaydım. Kendisi beni görmüyor. Bir köşeden onu izliyorum. Gelen müşterilere öyle saygılı öyle kibar ki, yaşlı birkaç insana öyle sıcak, öyle sevecen davranıyordu ki tüm insanlara yüreğini açmış kucaklıyor gibiydi. Gözlerim doldu, nasıl bir insan sevgisi dedim. Yanına gidip alnından öpmek, teşekkür etmek istedim. İçimden seni yetiştiren anne babadan Allah razı olsun dedim. Senin gibi insanlar çevremizde çoğalsın, Allah gönül muratlarını versin diye ona dua ettim. Ben bu konularda duygularımı çok belli ederim. Kendisini onore etmek istedim. Çünkü hak ediyorlar diye düşünüyorum. Ara sıra sözlerimle de olsun kendisine övgülerim olmuştu. Bu defa güzel bir bitter çikolata aldım (yine kasası yoğun olduğundan) diğer bir kasada aldıklarımı ödedim ve arka taraftan dolaşıp kasa kenarına yaklaştım: “güzel bayan tatlı bayan bu çikolata sizin için buyrun” !
O kadar şaşırdı ki, sanırım bir müşteriden böyle bir şey beklemiyordu. Gözlerinin içi ışıldadı. Yüzünü tarif edemediğim bir tebessüm kapladı. Konuşamadı ve ben de sustum. Dillerin sustuğu hallerin dillendiği bir an yaşadım. O da duygulandı, ben de. Oradan hemen ayrıldım arabama doğru giderken gözlerim doldu. Allah’ım çok teşekkür ederim böyle kullar yarattığın için diye. İşte böyle sevgili babacığım, öyle kullar var ki, kendilerinin haberi olmadan kendisine ve ailesine dua ettiriyor, öyle kullar var ki, tanıdığınıza tanımadığınıza bin pişman oluyor ve Allah’ım böyle insanların şerrinden beni koru diye dua ediyorsunuz.
Düşünüyorum da, acaba Allah’ın bize vermiş olduğu güçleri hangi yönde sarfediyoruz. Dua yönünde mi yoksa beddua yönünde mi. Karşımızdaki insanlar bizi tanıdıklarında nasıl duygular yaşatıyoruz. Allah cümlemizi seven, sevilen, hayırlı, karşılaşıldığında Allah’ı hatırlatan kullarından olmayı nasip etsin…
Yüreğimin en derin köşesinden sevgilerim, sunuyor ellerinizden öpüyorum.
Kızınız
Cahide