Sayın Özden Çiçek,
29.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, muhteşem mailiniz için sonsuz teşekkürler. Yalnız mailinizde belirttiğiniz bir husus var. Ona eğilmeden geçemeyeceğim. Bana öyle geliyor ki siz manevi büyüklüğünüzün getirdiği ve gerektirdiği incelik ve zarafet içinde kendinizi eleştirir gibi görünüp aslında hepimize ne güzel dersler veriyorsunuz. Allah sizden razı olsun.
Efendim, sizin öyle büyük, öyle yüce, öyle muhteşem bir şahsiyetiniz var ki hareketlerinizle her zerrede zikreden Allah’tır, her fiilin faili Allah’tır, her sıfatta mevsuf olan Allah’tır, her vücutta mevcut olan Allah’tır diyorsunuz. Hiçbir şeyi küçük, basit görmemeniz sizin muhteşem kültürünüzün sonucu. Her şeye o kadar dikkatli, o kadar hassasiyetle, o kadar önemli bakıyorsunuz ki mailinizdeki o sonsuz edep ve saygı bunun doğal bir sonucu oluyor. Bazı çevrelerden sıkılmanız çok doğal. Nefsaniyetleriyle yaşayan, her şeye kendi nefsaniyetleri açısından bakan insanlarla nasıl diyalog kurabilirsiniz? Bir tarafta olabildiği kadar incelik, zarafet ve hassasiyet, diğer tarafta zahirden ilgili de olsalar olaylara nefs açısından bakmanın getirdiği bir durum. Gayet tabi bir rezonans olmuyor. Tıpkı Çince bilmeyen bir insanın, bir Çinliyle konuşması gibi. İmkan nispetinde bu tip insanlardan uzak durmaya çalışın. Kırk yıl önceydi. Bir gün rahmetli Rana ile beraber adli tatilde Avşa adasına gitmiştik. Adada iki köy vardı. Avşa köyü, Araplar köyü. Biz Avşa köyünde oturuyorduk. Sabahları Araplar köyüne yürüyüş yapıyordum. Bir gün yolda bir gül fidanı gördüm. Bembeyaz bir gül, inanılmaz bir güzellikte tebessüm ediyordu. Biraz ötede hayvanların geçerken bıraktığı gübrenin üzerinde gübre böcekleri dolaşıyordu. Elimdeki gazeteden bir parça koparttım. Onlardan birini alarak gülün üzerine bıraktım. Kendime göre bir deney yapıyordum. Zavallı gübre böceği gülün üzerinde o kadar rahatsız oldu ki ne yapacağını şaşırdı. Yine gazetenin ucuyla onu aldım, gübrenin üzerine koydum. Onun için huzur ve mutluluk başlamıştı. Her halinden belli oluyordu. Durum bu efendim. Birtakım insanlar sizin manevi büyüklüğünüzü, inceliğinizi göremezler ve çeşitli sıfatlarla arkanızdan dedikodu yaparlar. Bu bir kuraldır. Yarasa ruhlu olanlar aydınlıktan hoşlanmazlar. Bunları tabii görmek gerekiyor. Bizler, site mensupları size çok büyük bir sevgi, saygı, hayranlık duyuyoruz. Allah sizden razı olsun.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hiç Yazan Özden Çiçek
Cvp: Hiç Yazan Sabri Tandoğan