Sayın “Güneş”,
8.10.2012 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, gönderdiğin çok değerli yazıyı teşekkürlerle yayımlıyoruz. Gerçekten çevremizdeki bazı kimseler ağız ishaline tutulmuşlar. Yarabbi, onlara bir dakikalı fırsat verin, iki saat kafanızı şişirirler. Hem de aynı kelimeler, aynı cümlelerle, aynı şahıslarla. On kere, yüz kere, bin kere tekrarlarlar. Gerçekten bunlar çok büyük sıkıntı veriyorlar. Yani dayak yemek bundan daha iyi. Bu nedenle sessizliğin değeri, ne kadar önemli olduğu gittikçe daha iyi anlaşılıyor. Yıllarca önceydi. Bir Hint filmi seyretmiştim. Bir genç kız ve bir delikanlı birbirlerini delice seviyorlar, fakat biraraya geldikleri zaman sadece bakışıyorlar. Bu film beni o kadar çok etkilemişti ki tam beş kere gittim, seyrettim. Bir de rahmetli hocam operatör Doktor Münir Derman’ın bir hikayesi vardı: İki arkadaş birbirlerini çok severlermiş. Fakat biraraya geldikleri zaman sadece sükût ederlermiş. Bir süre sonra biri kalkar, “Kardeşim, bana müsaade, hayırlı günler”, dermiş. Öbürü de hürmetle ayağa kalkar, “Güle güle kardeşim, arada sırada böyle gel, böyle sohbet edelim,” dermiş.
Değerli Güneş Hanım, kıymetli mailiniz için çok teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sükutun şiiriyeti... Yazan Güneş
Cvp: Sükutun şiiriyeti... Yazan Sabri Tandoğan