Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Önemli olan yaradılmışın içyüzünü ve hakikatini anlayabilmek
Gönderen : Cahide
Tarih : 10/15/2012 5:33:24 PM


 


Sevgili  Babacığım, çok değerli dostlar, sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyorum.


Babacığım müsaadeniz olursa  Cemalnur Sargut Hanımefendi’nin Mevlana Hazretleri ile ilgili bir konuşmasına ait  bölümü sizlerle  paylaşmak istiyorum.


 


Gel her ne isen gel bin tövbeden dönsen yine gel…


 


Çok eleştirilen bir sözü bu Hz. Mevlânâ’nın, belki siz eleştirildiğini duymamışsınızdır bile. Ama İslâm âlemi bu sözü çok eleştiriyor, ne demek diyor suçlu da mı gelsin? Gelsin tabii, bu sözü Kur’an’a dayanarak söylemiştir Hz. Mevlânâ. Çünkü Allah diyor ki Kur’an-ı Kerimde, öldüğü ana kadar tövbe kapısı açıktır. Ben o kadar kuvvetli bir affediciyim ki, insanı her günahından affedebilirim. Yeter ki tövbe etsin, yeter ki bana yanaşsın, yeter ki her şeyin benden olduğunu idrak etsin. Mevlâna bir aşk sultanıdır. Biliyorsunuz babası sultanü’l-ulemâ Peygamberin taktığı isimle ariflerin sultanının peşine takılmış, küçük yaşta Kâbe’ye gitmiş, haccını eda etmiş ve Konya’ya gelmiş. Konya’ya geldiğinde Burhani Tırmizi ve babası gibi iki muazzam öğretmeni var. Her şeyi biliyor Mevlânâ, her şeyi… Fıkıh biliyor, kimya biliyor, fizik biliyor… Daha sonra Mesnevi okurken ben acizane onun kimya bilgisini aldım açık seyrettim. Fiziği öyle, matematiği öyle, her şeyi biliyor. Bugün bilinen kimyayı da biliyor işin enteresan tarafı. Çünkü yaradılmışı seyrediyor ve Yaradanı görüyor. Peki bu kadar her şeyi bilen bir insanın bir öğretmene mi ihtiyacı var? Evet Mevlânâ Şems gelene kadar Selçuk Üniversitesi’nin rektörü, her şeyi bilen çok yüce bir sultan… Ama bir Şems geldi, Şems ona bütün bildiklerinin hakikatini gösterdi. Şems ona Allahın Peygamberinin aşkını ve vericiliğini öğretti ve Mevlâna’ya Şems’ten sonra şöyle sordular: Sen zaten her şeyi biliyordun, Şems sana ne yaptı? Verdiği cevap olağanüstü. Dedi ki Mevlânâ;


        Evet ama Şems gelene kadar ben bir lokma çorba içip doyuyordum. Şems’ten sonra dünyada bir tek aç varsa onu ciğerimde hissettim ve doymadım. Belki üstüme bir hırka alıp üşümekten vazgeçebiliyordum ama bir tek kişi varsa Şems’ten sonra üşüyen dünyada, ben onu içimde hissettim. Şems bana yaradılmışın içyüzünü ve hakikatini gösterdi.


 


Şems bana bütün dünyanın bir Karagöz perdesi olduğunu öğretti. Karagöz perdesinde biliyorsunuz bir tek elden oynatılır oyun. Ama yüzlerce şahıs vardır; beberuhiler, güzel kızlar, cadılar… Biz onlara takılır kalırız, cadıya kızarız, güzel çocukla kız birleşsin isteriz. Ama bittikten sonra oyun bir bakarız ki hepsini bir tek kişi oynatmış. Ses bir tek kişinin, el bir tek kişinin. Bu âlem de bir Karagöz perdesidir dedi Şems, sakın takılıp kalma. Bütün gördüğün farklı mezhepler, Allah’ın farklı bir isminin tecellisidir. Onun yazdığı senaryo üzerine oynarlar. Bu hakikati öğrendikten sonra Mevlânâ, yaradılmışı severim yaradandan ötürü dedi. Tıpkı Yunus Emre gibi…


 


 


Sevgi, saygı ve hürmetle ellerinizden öpüyorum.


Cahide


 


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Önemli olan yaradılmışın içyüzünü ve hakikatini anlayabilmek Yazan Cahide
Cvp: Önemli olan yaradılmışın içyüzünü ve hakikatini anlayabilmek Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]