SAYGI VE SEVGİLERİMLE…
İşte Sözün Gücü…
Bir gün, Yahudi’nin biri, İmamı Şafi Hazretlerinin önünü kesip bindiği katırı tutar. Herkes İmamı Şafi Hazretlerine hürmet ederken, bu "iptidai akıl" hakaret etmek isteyecekti.
Yahudi, "Ya imam! Senin sakalın mı hayırlı, yoksa şu katırın kuyruğu mu?" diye sorar…
Büyük İmam sakalını tutar: "Eğer bu sakalın sahibi cennete girerse, bu sakal, bizim katırın kuyruğundan hayırlıdır. Eğer bu sakalın sahibi cehenneme düşerse, şu katırın kuyruğu bundan hayırlıdır. Bil ki katır cehenneme girmez" der.
Yahudi: "Ya İmam! Ben Müslüman oluyorum. Sen ehli hakikatsin, senin dinin hak din…"
Çarşı Pazar Ağalığı (Behlül Dana)
Behlül Dana bir gün Harun Reşid'den bir vazife istedi. Harun Reşid de ona çarşı pazar ağalığını (denetimini) verdi. Behlül hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp fırıncı ya sordu: "Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?" Adam her soruya olumsuz cevap verdi. Memnun olduğu bir şey yoktu. Behlül bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti. Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor. Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı. Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid'in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi. Harun Reşid, "Behlül daha demin vazife verdik sana ne çabuk bıktın?" dedi.
Behlül açıkladı:
- Efendimiz çarşı pazarın ağası varmış. Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, bana ihtiyaç kalmamış.