Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir güzel hizmet insanı, hizmete adanmış bir ömür: Rahmetli Adem Tatlı Bey
Gönderen : Mehmet Günşiray
Tarih : 11/3/2012 10:30:03 PM


 


Saygı ve sevgilerimle...


*


Onden Giden Bir Atli
Niyazi SANLI

Insanlarin hikayeleri parmak izlerini hatirlatir bana hep. Hepsi ayni gibi durur; ama aslinda hicbiri digerine benzemez. Onlarin ruhuna nufuz edip hayatlarini mercek altina aldigimizda sasirtici haller cikar karsimiza. Onden giden bir atli olan Adem Tatli'nin hikayesinin pesindeyim. Hakkinda edindigim bilgi kirintilariyla olusan kanaat beni Mogolistan'a surukledi.

Moskova'dan gunes batarken havalanan ucak, kizilliklarin arasindaki beyaz pamuk kumelerinin ustunden suzulerek yollari tuketirken, onden giden bir atlinin pesinde olmanin hazzini yasiyordum. Ulanbatur'a bes saatlik bir ucus sonrasi vardigimda, saat farki sebebiyle sabah olmustu. Cengiz Han Havalimani'nda bekleyen Mehmet Bey beni taniyamasa da, ben onu dost yuzundeki isiktan tanidim.

Ertesi gun bana mihmandarlik eden kisi, Adem Bey'in yetistirdigi gullerden biriydi. Darhan'daki Turk Koleji'nin ilk talebelerinden olan mihmandarim, akici Turkcesi, terbiyesi ve insanî munasebetleriyle "Adem Bey'in aynasi, sactigi tohumlarin en olgun basaklarindan ve diktigi fidanlarin en guzel meyvelerinden birisi olarak" karsimda en buyuk delildi. Kizil (ulan) bahadir (baatir) manasina gelen Ulanbatur sokaklarinda birlikte dolasirken Mogolistan hakkinda bir hayli bilgi edindim.

Mogolistan, hem siyasî hem cografî hem de kulturel acidan Cin ile Rusya arasinda sikisip kalmis, topraklarinin genisligiyle ters orantili olarak nufusu son derece az bir ulke (iki bucuk milyon civarinda). Nufusunun yaridan fazlasi Ulanbatur'da yasiyor. Gecimin hayvancilikla saglandigi ulkede, kayitli otuz bes milyon hayvan bulunuyor. Tuketim urunlerinin tamami Cin ve Rusya'dan ithal ediliyor. Genis bozkirlar ve collerle kapli bu cografyada kisin uzun surmesinden dolayi sebze-meyve son derece az. En cok et, patates ve unlu mamuller tuketiliyor.

1921'e kadar Cin, 1989'a kadar ise Sovyet hakimiyetinde kalan bu insanlar kendileri olma ve ozlerine donme gayretindeler. Halkin kahir ekseriyeti, ozellikle 35 yasin uzerindekiler Rusca biliyor. Mogollarin kendi alfabeleri, Gokturk alfabesi gibi yukaridan asagi yaziliyor; ama halen Kril alfabesi kullaniyorlar. Mogollar, Turkleri kendilerine akraba kabul ediyorlar. Pek cok kelimenin koku ayni. Alfabelerin ve bazi geleneklerin benzerligi bu ihtimali kuvvetlendiriyor.

Sehirdeki binalarda Rus mimarisi hakim. Buranin Mogolistan oldugunun en buyuk delilleri; cadirlar ile Cengiz Han'in ve Mogollari Cin esaretinden kurtaran Suhbatir'in heykelleri.

Ekseriyeti Budizm'e inanan Mogollarin yuzde altisi eski dinleri Samanizm'e mensup. Kazakistan'a yakin bolgede Bayanolgi sehrinde yasayan ve nufusun yuzde altisini teskil eden Kazaklar Musluman. Son zamanlarda Amerikali ve Kanadali misyonerlerin faaliyetleri neticesinde Hristiyan olan Mogollara rastlamak da mumkun.

Mihmandarim bu bilgileri verdikten sonra, "Siz Mogolistan'da sadece Adem Tatli Bey'in yattigini mi saniyorsunuz?" diye sordu ve devam etti: "Adem Bey, olum sebebini doktorlarin teshis edemedigi iki evladiyla ayni topraklari paylasiyor. Hayattaki tek cocugu Omer Faruk. Adem Bey ve esi Aysel Hanim on iki yillik evlilikleri boyunca herkese husn-u misal teskil edecek bir hayat surduler. Adem Bey, evlenmeden once, Aysel Hanim'a 'Benim ilk esim hizmet, sen ikinci esim olacaksin.' demisti..."

Mogol devlet adamlarindan basladim Adem Bey'i dinlemeye. "Nasil biriydi?" sorusuna istisnasiz, hepsi agiz birligi etmiscesine "secilmis" cevabini verdiler. Adem Bey'in "buyuk dusunen" biri oldugu konusunda da muttefiktiler. Meclis eski baskani, egitim eski bakani ve halen gorevde bulunan pek cok burokrat gibi millî guvenlik kurulu genel sekreterine, "Adem Bey'in, Mogolistan topraklarina defnedilmeyi istemesi sizin icin ne manaya geliyor?" diye soruyorum. "Adem Bey'i atalarinin ruhu buraya cagirdi." gibi cevaplar aliyorum.

Birkac gun sonra Adem Bey'in ellerinden islenerek cikmis, onun tercumanligini yapmis, once Darhan'dan talebesi, sonra mesai arkadasi olmus, ayrica evlenmesine de vesile oldugu baska bir arkadasin evine misafir oluyoruz; fasilasiz bes saat Adem Bey'i anlatiyor. Sohbetimiz kah gulumseme, kah gozyasi, kah huzun, kah saskinlik ifade eden sozlerle devam ediyor. Belki bir bes saat daha anlatacak; ancak vakit gece yarisini buldugundan bu kadari ile iktifa ediyoruz.

Mogolistan'da Turk mutesebbislerin actigi dort okulun yaninda Cin, Amerikan, Kanada, Hint, Kore, Japon ve Rus okullari da var. Hem akademik basari, hem ruh ve beden terbiyesi, hem de insanî davranislari kazandirma bakimindan Turk kolejleri halk tarafindan en fazla tercih edilen okullar. Hemen herkes, cocuklarini Turk mekteplerinde okutmak icin yarisiyor. Ulanbatur'daki kolejin imtihanini kazanamayan talebeler, cevre illerdeki Turk kolejlerinde okumak icin o sehirlere gidiyorlar. Hatta halktan ve burokrasiden bazi kimselerin hatirli kisileri araya koydugu da oluyormus. Turk ogretmen ve belletmenlerin Mogolca ogrenmesi, kayda deger bir ayrinti Mogollar icin; cunku Ruslar yetmis yil burada yasamalarina ragmen Mogolca tek kelime ogrenmeye tenezzul etmemisler.

Rus okulunun mudîresi Soronzon Hanim, son derece titiz, ince eleyip sik dokuyan, askerî bir tertip ve duzene sahip, kararli ve cesur bir kadin olarak hafizamda yer etti. Okulun pek cok basarisi var. Soronzon Hanim cocugunu Turk okuluna teslim etmekte hic tereddut etmemis. O da Adem Bey'in caliskanligini, comertligini, ikna ediciligini ve gelecege yonelik buyuk projelerini uzun uzun anlattiktan sonra, beni tebessum ettiren "Keske daha fazla cocugu olsaydi. Boyle iyi insanlar ne kadar cok cocuk yaparlarsa o kadar iyi olur." diyor.

Adem Bey'in calistigi ilk yere -zorluklari ve sogugu yureginde hissettigi, okulun eksiklerini yerinde gorup yeni doneme hazirlamak icin gittigi ve Ulanbatur'a donerken kaza gecirip vefat ettigi Darhan'a- gitmek icin yola cikiyoruz. Kazanin meydana geldigi, duz, kenari cakilli asfalt yolun kenarinda durdugumuzda ne dusunup ne soyleyecegimize karar verememenin karmasasi sariyor her yanimizi. Sessizlik ve ic muhasebeye daliyoruz.

Mogollar kaza mahalline, ulkenin degisik yerlerinde gordugumuz, kendilerince kutsal, onemli ve unutulmamasi gereken yer ve kisilerin hatirasina yaptiklari "hadik"tan yapmislar. Hadik; dikilen ve mavi bir kumas baglanan bir agac parcasi. Her gelen bu agac parcasinin etrafina bir tas koyuyor ve bu tas yigini buyuyup gidiyor her gecen gun. Sonra da bu yiginin etrafinda 1-3-5-7 gibi tekli sayilarla tavaf ediyorlar.

Ardindan Darhan'a gidiyoruz. Bastan sona Ruslarin insa ettigi sehirde, okul da Rus mimarîsinin izlerini tasiyor. Orta Asya'nin her yerinde gormeye alisik oldugumuz bir yatili okul bu. Okulun bahcesinde; "Mogolistan'in gelecegini aydinlatacak nesillerin yetistirilmesi icin hayatini, gencligini, gonlunu ve butun benligini adayan sevgili ogretmenimiz ÂDEM TATLI anisina... 1998 mezunlari" yazili bir anit var. Okulun koridorlarinda bize gulumseyen Adem Bey'in fotograflari var; ancak her kose basinda o karsimiza cikacak gibi hissediyoruz. Zîra bu okulun her yerinde onun emegi var.

Seyahatimizin en onemli kismini Adem Bey'in kabrini ziyaret teskil ediyor. Birkac gunden beri ruhumu, duygularimi ve dusuncelerimi arindirma gayreti icindeyim bu ziyaret icin. Bir egitim sehidinin ve hizmet erininin huzuruna varmaya yuzum yok aslinda.

Bir sabah gunes, ulkemden on bin kilometre uzakta dogarken, Adem Bey'in kaza yaptiginin benzeri bir minibusle Ulanbatur'dan ayriliyoruz. Bir muddet sonra Kazak-Musluman koyu Nalayh gorunuyor uzaktan. Musluman mezarliginda Ulanbatur'dan 35-40 km uzaga defnedilmis Adem Bey. Araba tozlu yolu tirmanarak kabrin yaninda duruyor. Bir dagin yamacindan buyuk bir vadi uzayip gidiyor gozumuzun onunde. Etrafta tek bir agac yok. Alabildigine bos araziler... Insanin icini bir yalnizlik duygusu kapliyor... Adem Bey'in kabrinin bulundugu yamacin az asagisinda Kazak mezarligi var.

Adem Bey'in kabri baska arkadaslarimiz da vefat ettiginde onlara da yer kalsin diye Kazak mezarligindan biraz yukari yapilmis. O gonul insani, yanina gelecekleri karsilamak icin onden giden yalniz bir atli; tipki buyukelci olmadigi zamanlarda Mogolistan'a geldigi gibi...

Harun Tokak Bey'in: "Gunes batti batiyor. Ufukta kizillik gittikce koyulasiyor. Biraz sonra Istanbul semalarinda 'Sada-yi Muhammedî' yankilanacak. Herkes sururla oruclarini acacak. Bense gurubun, butun insanlarin ruhunda burkuntu hasil ettigi su dakikalarda Adem ogretmeni dusunuyorum." ifadeleri zihnimde canlaniyor.

Benim sigortam Allah! diyecek kadar teslimiyet ve tevekkul sahibi, bicak kemige dayanip da okul parasiz kaldiginda ve ogretmenlerin maasini odeyemeyecek duruma geldiginde, dugunde hediye edilen takilari ve yakinlarinin katkisiyla aldigi evini, kimselere duyurmadan bir cirpida satan gercek bir kahraman o. Gozlerimiz bugulaniyor, yasariyor, ruhumuzda bir urperti, kalbimizde bir titreme hasil oluyor.

Lisedeyken tarihteki kahramanlarin yaptiklarini okuyunca heyecanlanirdim; bir daha boyle insanlarin yeryuzune gelmeyecegini dusunurdum. Simdiki nesillerin ilham almak icin tarihin tozlu sayfalarina seyahat etmesine gerek yok. Butun sahitleri ve yasadigi "yasanilasi hayatiyla" Adem Tatli gunes gibi duruyor karsimizda. Soze ne hacet; insanlari Adem Bey'in kabrinin basinda birkac dakika tefekkure davet etmek, kirk yil nasihat edip kirk cilt kitap okutmaktan daha tesirli olmaz mi?!

Adem Bey'in kabrinin 15 km otesinde Tonyukuk Âbideleri var. Bilge Kagan'in kayinpederi Tonyukuk tarafindan 720 yilinda Balbal denen taslara Gokturk alfabesiyle yazilmis kitabeler, Turk tarihine isik tutan onemli vesikalardir.

Adem Bey, sakaci bir insanmis, yakindan taniyanlarin anlattiklarina gore. Iyi de futbol oynarmis. Sanata ve estetige yatkin bir fitrati oldugunu ogreniyoruz mesai arkadaslarindan. Kahramanmaras'ta Adem Bey'in ablasi: "Adem cok sakaciydi. Bana vefat etmis gibi gelmiyor hic. Sanki bir an, abla ben saka yaptim, diyecek gibi hissediyorum." demisti...

On iki yillik Mogolistan vazifesi sirasinda Kahra�manmaras'a iki defa gelebilmis Adem Bey. Birinde sevgili anacigi ebedî aleme goc etmis ve Adem Bey bu gocten yaklasik bir ay sonra annesinin kabrini ziyaret ederek kendini teselli etmeye calismis. Ikinci ve son gelisinde de ablasinin yazliginda bir hafta kadar dinlenmis. Ablasinin ifadesiyle: "Bu bir hafta hayatinin ilk ve tek tatili oldu." Onu taniyanlarin hepsi; "Adem Bey, son gelisinde bizim tanidigimiz Adem degildi. Bambaska biriydi." ifadesini kullaniyor.

Adem Bey bir gece esi Aysel Hanim'in ellerini avucuna alip gozlerine bakmis ve soyle demis: "Ben senden raziyim. Allah da razi olsun. Eger bir gun hak vaki olursa beni Turkiye'ye goturmeyin. Ben Mogollari seviyorum. Mogolistan'da defnedilmek istiyorum." O, arzusuna kavustu. Allah rahmet eylesin, mekani Cennet olsun.


__._,_.___


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]