Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Görenedir görene, köre ne?
Gönderen : Özden
Tarih : 11/23/2012 3:42:06 PM


 


Cok Sevgili Babacigim Hayirli Cumalar diliyorum.. Ellerinizden opuyorum... Bu maneviyati yuksek cuma gununde dualarim sizinle...


 


Efendim,


 


Akşamüzeri, güneş tam batmak üzere… Penceremden seyrediyorum güneşin yavaş yavaş binaların ardında yitip gidişini. Gökyüzü yol yol olmuş solmakta olan güneş renkleri ile, turuncu ve grinin her tonu yansıyor ... Bulutlar yumak yumak boyanmış bu sıcacık renklerle. Böylesi anlarda şehirden uzakta olmak gerek aslında. Ya bir dağın başında, ya da deniz kenarında…. Bazen ıssız bir ovada veya derin bir vadide… O zaman daha iyi hissedebilirsiniz, anlayabilirsiniz güneşin gizli sırlarını… Yavaş yavaş sarıdan turuncunun tüm tonlarına oradan kızıllığa dönen renkleri doyumsuz bir zevkle seyredersiniz. Tül tül bulutlara yansır bütün bu renk cümbüşü… Dünyanın bu yüzü yavaş yavaş karanlığa bürünürken öte yanda sabah olmaktadır. Gün ısımakta, güneş ışınları uzayarak kucaklamaktadır tüm ihtişamıyla o diyarları. Buralar grileşirken , aynı renk cümbüşü orada başlamıştır şimdi , görebilenlere günün müjdelerini ve mucizelerini sunmaktadır.
İşte hayat da böyledir. Bir yerde tükendi bitti dediğimiz her şey başka bir noktada başlar yeni baştan. Yokolmak yoktur. Her daim yeniden yaratılmaktadır her zerrecik.


Akşamın alacakaranlığı yavaş yavaş çökerken renkler gri, kurşuni gölgelere dönüşüyor, sonra da siyaha …. Gün ışığı ile uyanıp can bulan yaradılmışlar için dinlenme ve sükun zamanıdır şimdi. Gecenin gizeminde ararlar gerçekleri ve huzuru. Aynı anda ötelerde, başka bir uyanış başlamıştır çarkı döndürecek…

Sabaha karşı uçak yolculuğu yapmıştım bir kez…. İnanılmaz ve tarif edilemez büyüleyici bir güzelliği vardı. Bir yanda güneş doğuyordu ufuk çizgisinden, öte yan ise zifiri karanlıktı aynı anda… Tam üç saat kuzey-batıya doğru yol aldığımız için güneş tam yükselemedi… Hep gündoğumunu seyrettim üç saat.boyunca. Küçük Prens kitabındaki çocuğu hatırladım , hani minik gezegeninde hep en çok sevdiği anı, günbatımını seyretmek ister ve sandalyesini az kıpırdattığında yeniden batar güneş , aynı onun gibiydi işte! İnanılmaz bir şeydi.. Öbür taraf ise kapkaranlıktı. Doğan günü farketmeyip hep karanlığa bakanlar ve hep karanlık tarafta oturanlar aklıma geldi. Nasıl da kaçırıyorlar bütün güzellikleri ve gerçekleri …bir gözlerini çevirseler bu yana , bir görebilseler ! .. diye düşündüm

İşte tam bu düşünceler içindeyken akşam ezanı yükseliyor zarif minarelerden. Minareler sanki göğü işaret ediyor, kaybolan güneşi, tüm evreni ve sırlarını…..
Az sonra namazı eda etmeye başlıyorlar birlik içinde, huşu ile… Billur gibi etkileyici ses ile yankılanıyor Kur'an-ı Kerim, ayet ayet . Birden dikkat kesiliyorum. Rahman süresini okuyorlar. Her "O halde, Rabbınızın nimetlerini nasıl yalanlarsınız?" cümlesini tekrar edişinde ürperiyorum tepeden tırnağa dek. . İşte bu an (!) günbatımı ve Rahman süresi… birlikte …. Tam da düşüncelerimde yaradılışıma ve hayatın her anına, her zerreciğe sükretmekteyken…. Nasıl da tevafuk ediyor… İçim daha bir coşkuyla doluyor…

Bu süreyi ilk dinlediğimde anlamamıştım, bilmiyordum anlamını.. Ancak her satır sonunda tekrarlanan ayeti sadece dinlemek bile içimi ürpetmeye yetmişti. Çok merak etmiştim bu ısrarla vurgulanan , tekrarlanan cümlede ne diyor diye… Araştırıp okuduğumda ise titremiştim. "O halde Rabbınızın nimetlerini nasıl yalanlarsınız " diyordu. Önce tek tek nimetleri sayıyor ve soruyordu bu ayet ile, her seferinde bir kez daha , ısrarla….

Yıllar önce bir bahar günü Ankara 'da Kocatepe Camisi ne girmiştik. Öğlen vaktiydi. Namazın ardından tam oturup dua edeceğimiz vakit bir etkileyici ses duyuldu. Müezzin Rahman süresini okuyordu. Öyle güzel , öyle içten di ki bu okuyuş, bittikten sonra bir süre ayrılamadım bulunduğum yerden. Daldım gittim , Kocatepe’nin heybetli görüntüsünün içinde… Ve işte şimdi, tam zamanında yine o ayetler aldı götürdü beni çok uzaklara... hayır hayır , belki de çok yakına, kendime, özüme… Sorguluyorum kendimi, her anımı "Rabbınızın nimetlerini nasıl yalanlarsınız" diye…

Evet işte yine gün akşam oldu buralarda. Rabbim nasib ederse yeni günleri, sabah kavuşacağız güneş ışınlarının sıcaklığına… Yeniden başlıyacağız yaşam koşuşturmacasına. Daha net görebileceğiz belki gerçekleri… Şükredeceğiz bu günümüze .. İnşallah daha bir açılacak gönül gözümüz Rabbim nasip ederse……


 


Rabbime emanet olun ... Sonsuz saygi ve sevgiler uzaklardan....


 


OZDEN


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]