Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Nükteler
Gönderen : "Anonim"
Tarih : 11/30/2012 3:09:22 PM


 


Saygı ve sevgilerle...


 


NÜKTELER


 


 


İhtiyarlık tembelliği gerektirmez:


 


Diyojen'e; "ihtiyarladınız. Artık sizin dinlenmeniz gerek" denilmişti.


Diyojen "niçin?" diye sordu ve şu açıklamayı yaptı.


-Eğer koşucu olsaydım koşunun sonuna doğru yavaşlamam mı gerekirdi? Tam tersine bütün gücümle koşmak zorunda kalırdım.


 


 


Cömert olmak ayrı kandırılmak ayrı:


 


İslam büyükleri alışverişte çok titiz davranırlar ama mallarından sadaka dağıtmakta da çok cömertlikte bulunurlardı. Böyle davranan büyüklerden birine "Sen satın alırken adeta cimrice davranıyorsun sonra da hiç düşünmeden çok büyük miktarları sadaka olarak dağıtıyorsun. Bu hal bir çelişki değil mi?" diye sorulduğunda şu cevabı verdi:


-Sadaka vermek bir fazilettir. Ama ticarette kandırılmak bir ahmaklıktır.


 


 


KISSADAN HİSSE


 


 


 


Bir Çift Takunya


 


Sultan Süleyman, Fransız elçisini huzura kabul edeceğini bildirmişti. Lakin, sarayın misafirhanesinde ağırlanan elçi, elmas ve sairi varsa giysinin üzerinde süs diye taşıyor.


 


Sarayda vazifeli zevat, elçinin böyle rüküş bir kılıkla padişahın karşısına çıkmasını önlemek istiyorlardı. Durum padişahında kulağına gitmişti. Padişah, elçiye refakat ile vazifeli İncili Çavuş’a “Misafirinize lisan-ı münasiple söyleyin de bana o kılıkta görünmesin” dedi. Bunun üzerine, incili, sarayda vazifeli zevattan mücevherlerle bezeli bir çift takunya yaptırmalarını rica etti. Adamlar önce bu işe şaştılar, fakat İncili’nin istediğini ona çabucak verdiler.


 


İncili de takunyaları helaya bıraktı.


 


Elçi, heladaki, göz kamaştırıcı takunyaları görünce şaştı kaldı. Derhal, İncili’nin yanına varıp sordu:“Yazık değil mi, bu elmaslar, pırlantalar heladaki takunyaya konur mu?”


 


İncili gayet sakin cevapladı:“Haşmetmeap, mücevherlere asla değer vermez, değer verenleri de pek ciddiye almaz.”


 


Bunu duyan elçi, ilk iş üzerindeki süslü püslü giysileri çıkarıp sade kıyafetlere büründü. Padişahın huzuruna da öyle çıktı.


 


Elçinin mütevazi görünüşünden hoşnut olan padişah, bilahare İncili Çavuş’u çağırıp“Bunda nasıl muvaffak oldun bilemiyorum, lakin takdire şayan bir iş yaptın İncili. Dile benden ne dilersen” dedi.


 


İncili “Heladaki takunyaları verirseniz, bahtiyar olurum sultanım” dedi.


 


Padişah hayrete düşmüştü:“Heladaki takunyalar mı? Emin misin?”


 


 “Kulunuzu yeterde artar bile efendim” dedi. İncili.


 


Padişah: “Eh, madem istediğin takunyadır, al tabii ki” dedi.


 


Böylece, İncili Çavuş, servet değerindeki takunyaların sahibi oldu.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]