Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Dostlar; Hayırlı, mutlu ve sevgilerimizin her geçen gün gerçek manada artarak büyüdüğü bir hafta geçirmenizi diliyorum.
"Hayatın Tadına Varmak"
İş hayatında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş. Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, iş hayatının doğurduğu strese ve yaşamın zorluklarına gelmiş. Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa girmiş ve değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu tepsiyle geri dönmüş. Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş. Bütün eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüklerinde hocaları onlara şunu söylemiş:
- Farkına vardınız mı bilmem? Zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı; masada yanlızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal bir şey, ama demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin sebebi budur. Hepinizin istediği fincan değil kahveyken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi fincanları almaya uğraştınız. Hayat "kahveyse"; iş, para ve mevki "fincandır". Bunlar yanlızca hayatı tutmaya yarayan araçlardır ama hayatın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yanlızca fincana odaklanıyor, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz...
Saygı ve sevgilerimle...
Kızınız; Gülden BULUT.