EPİKTETOS
Tanrı beni fakirliğe, sefalet ve esarete terk ediyorsa bunu bana düşman olduğu için yapmıyor. Zira bir efendi, sadık bir hizmetçisinden niçin nefret etsin Dolayısıyla bu düşmanlıktan kaynaklanmıyor, ihmalkârlıktan da kaynaklanmaz. Çünkü Tanrı en ufak bir şeyi bile ihmal etmez. Öyleyse şöyle seslen kendine: Tanrı beni imtihan ediyor, benim iyi bir asker, iyi bir vatandaş olup olmayacağımı anlamak istiyor, hal ve hareketlerimle insanlar arasında kendisinin varlığına tanıklık etmemi diliyor.
Allah, bütün insanları mesut olmaları için yaratmıştır; bedbaht oluyorlarsa kendi hataları yüzünden oluyorlar.
Epiktetos yirmi asır önce demiştir :
“Kader eninde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Ektiğini biçer.
Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karsılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir.”
Düşmanlarınızı düşünmek için ayıracağınız bir dakika bile düşmanlarınızdan daha değerlidir. Nefret ve intikam hissi size büyük zararlar verir.
Aristo söyle diyor: “İdeal insan iyilik yapmaktan zevk alır. Kendisine iyilik yapılırsa mahcubiyet duyar. Çünkü iyilik yapmak üstünlük işareti, bir iyiliğe muhtaç duruma düşmek zaaf işaretidir.”
Karsılaşacağımız nankörlükten dolayı üzülmemek için hazırlıklı olalım. Karşılık beklemeden iyilik yapalım.
Mutluluk minnet beklemekte değil, minnet gösterilmesinden rahatsızlık duyulacak olgunluğa erişmektir.
Hürmetlerimle...
Cahide