Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Türk bilimadamı Onur Güntürkün'ün başarıları
Gönderen : "Anonim"
Tarih : 1/14/2013 4:18:17 PM


 


Saygı ve sevgilerle...



Türk Hawking Onur Güntürkün Almanya'nin Nobel'ini aldı



Can Dundar


Yasamini tekerlekli sandalyede surduren beyin arastirmacisi Ordinaryus Profesor Onur Gunturkun, guvercin beyni uzerine yaptigi arastirmalarla, "Almanya'nin Nobel'i" sayilan Leibniz Bilim Odulu'nu kazandi Bugun bir mucize oykusu anlatacagim size... Bir engellinin, beyniyle once engelleri asmasinin, sonra da insan beyninin sirlarini cozmesinin, umitvar hikayesini...



Onur adli cocuk


Hikayemiz 18 Agustos 1962 gunu Zonguldak'ta basliyor.


4 yasindaki Onur, o gun plaj donusu bisikletinden dustu. Sag ayagini pasli bir teneke kesti. Gece ateslendi. Sabah kalktiginda pelte gibiydi. Cocuk felci gelip onu vurmustu. Goruyor, anliyor, konusuyor ama hareket edemiyordu.


Almanya'da tek basina


Turkiye'deki tedavi 9 ayda sonuc vermeyince Onur'u Almanya'daki dayisinin yanina goturduler.


Doktorlar, tedavinin basarisi icin Almanca ogrenmesini sart kostu. "Kesinlikle Turkce konusmayacak" deyip annesinden ayirdilar Onur'u... Tekerlekli sandalyesinde yapayalniz kaldi; haftalarca tek basina agladi.


8 aylik ayrilik sonucu Almancayi ogrenince, ailesi Almanya'ya yerlesti. Onur; korse ve atellerle yurume talimine basladi. Uzun tedavisi sonunda yuruyemeyecek, ama ellerini kollarini oynatabilir hale gelecekti.



Yasgunu hediyesi mikroskop


Okulundaki tek engelli ve tek Turk'tu.


Hem okuyor hem de agir omurilik ameliyatlari oluyordu.


Yasgunu hediyesi olarak annesinden mikroskop istedi. Farkliligi ortaya cikmaya baslamisti. Cocuklar din ve beden dersindeyken o bahcede yalniz kaldiginda karincalarin hakimiyet alanlarinin haritasini cikariyor, topladigi bocekleri inceliyor, onlarin ayak bicimlerini kagida ciziyordu. Vaktinin cogunu kutuphanede geciriyordu. Kendini hepten okumaya vermis, yasitlarini gecmisti.



Baliklar renkli mi gorur?


Ortaokul bitince oturma izinleri doldu, Turkiye'ye donduler.


Onur, 1973'te Izmir Ataturk Lisesi'nde liseye basladi. Tesekkurle gecti. Hedefi psikoloji okumakti. Lise 3'te TUBITAK'in bilimsel deneyler yarismasinda, baliklarin dunyayi siyah beyaz gordugunu kanitladigi deneyiyle finale kaldi. Odulu alamadi, ama doganin sirlarini cozme atesi icine dusmustu bir kere...


Liseyi birincilikle bitirip universite icin Almanya'ya dondu.



Beynin sirlari pesinde


16 yasinda Bochum'da psikoloji tahsiline basladi. Cocukken yaptigi gibi, hayvanlar uzerinde calisiyordu. "Fareler tek tek mi, grup halinde mi daha iyi ogrenirler"i arastiriyordu mesela...


Bitirme tezi olarak "beyin"i secti...


Beyindeki zedelenmelerin sag ve sol lobda yarattigi fonksiyon kayiplarinin farkliliklarini inceliyor, beynin reorganizasyon sistemini cozmeye calisiyordu.


Kismen insan beynine benzeyen, guvercin beyni uzerinde yaptigi ameliyatlarla diploma tezini verdi. Universiteyi 1980'de pekiyi dereceyle bitirdi ve hemen yardimci arastirmaci kadrosuyla ise alinip doktoraya basladi.



Almanya'nin en genc profesoru


Elektrofizyoloji, noroanatomi, lateralizasyon alanlarinda denemeler yapiyordu.


1982'de Monika ile evlendi. 1983'te ogullari Pascal dogdu.


O yil Bochum Universitesi Ustun Arastirmalar Odulu'nu aldi. Henuz 24 yasindaydi.


1984'te doktorasini bitirdi. Burs alip Amerika'ya gitti.


Donuste Almanya'da docentlik tezini verdi ve 1992'de Alman Arastirma Fonu'nun 1 milyonmarklik bilim odulunu kazandi. Bu odulle 35 yasinda, Bochum Ruhr Universitesi'nde profesorluge atandi. "Almanya'nin en genc profesoru"ydu artik...


Hala ayni amacin pesindeydi:


"Insan beyninin sirlarini cozmek, dusuncenin beyinde nasil olustugunun mekanistik aciklamasini yapmak..."


250 guvercin uzerindeki yogun calismalari sonucu, guvercinlerdeki beyin asimetrisinin olusum surecini ve mekanizmalarini kesfetmisti.


Bu calismalariyla 1995'te Almanya'nin en saygin bilim odullerinden Krupp Bilim Odulu'nu kazandi. 1997'de ordinaryus profesor oldu.


Daha otesi yoktu.



Cocuklugundan itibaren calisma disiplininden odun vermeyen Ordinaryus Profesor Onur Gunturkun yurtici ve yurtdisinda cok sayida odul aldi.


Nobel'e bir adim: Leibniz Bilim Odulu


Gecen ay arastirmaci Kemal Yalcin'la Istanbul'da bulustugumuzda, bana Ordinaryus Profesor Onur Gunturkun icin yazdigi biyografi kitabini hediye etmis ve "Bu isme dikkat et. Cok yakinda Nobel Tip Odulu'nu kazanan ilk Turk olacak" demisti.


Kitabi okudukca ben de buna inanmistim.


Nitekim 3 gun once, bunun hic de hayal olmadigina dair ilk bir ipucu geldi:


Gunturkun, "Almanya'nin Nobel'i" sayilan "Leibniz Bilim Odulu"nu kazandi.


Simdi sira Nobel'de...


Yayinevlerine onerim, bu mucize beyin arastirmacisinin son derece ilginc hayat oykusunun, bir an once Turkcede basilmasi...


Artik genclere, biraz da boyle rol modeller sunmanin zamani gelmedi mi?


Beyin nasil karar aliyor?


Gunturkun'un onemli calisma alanlarindan biri de beynin sag ve sol loblari...


Gunturkun, 10 yil once Kemal Yalcin'a beyin loblarinin isleyisini anlatirken soyle demisti:


"Iki beyin yarikuresini, icinden 200 milyon sinir lifi gecen, parmak kalinliginda bir kopru birbirine bagliyor. Iki beyin yarikuresi, birbirinden haberli olarak karar veriyor."


10 yilda bu tezin tamamen yanlis oldugunu ortaya cikarmis Gunturkun...


Simdi iki lobun birlikte degil, tersine birbiriyle rekabet icinde karar aldigini savunuyor. Diyor ki:


"Beynin bir yarisi, Saga gitmek istiyorum' derken, diger yarikure, sola gitmek isteyebilir. Bu durumda nasil karar veriliyor?


Bana oyle geliyor ki, birbiriyle tartisip karara baglamiyorlar, her iki hemisfer, kendi kararini veriyor ve bu kararlar celiskili olabiliyor. Bu durumda baskin olan hemisfer, oburunun karar verme hizini yavaslatip isi bitiriyor.


Bunu tam ispatlayamadik, ama ispata dogru onemli adimlar attik."



Guvercin beyninde arastirma


Onur Gunturkun, hayatina dair bu bilgileri 1995'te arastirmaci Kemal Yalcin'a anlatmisti. Gunturkun'un biyografisi, Milliyet Yayinlari tarafindan "Bilim Tutkusu" adiyla basilmisti.


Kemal Yalcin, kitabin 2. baskisi icin bu yil Gunturkun'le yeniden bulustu. Ona odul kazandiran bulgularini soyle anlattirdi:


"Beynin parcalarinin birbiriyle iliskisini anlayabilmem icin beynin icine girerek deneyler yapmam, beyin hucrelerinin elektrik akimlarini elektrotlarla kaydetmem lazim. Bunlari ancak hayvan beyninde yapabilirim.


Basit bir ornek


vereyim:


Guvercine kirmizi ve yesil isiklar gosteriyoruz. Yesili gagaladiginda iki saniye yem veriyoruz, kirmiziyi sectiginde uc saniye isiklari sonduruyoruz. Bir sure sonra guvercin kirmiziyi sevmemeye basliyor. Bunu ona ogrettikten sonra yesil ve kirmizi enformasyonun hangi mekanistik yollarla karara baglandigini cozmek icin, sinir hucrelerindeki elektrik akimlarini, guvercin beynine yerlestirdigimiz elektrotlarla kaydedip beyin birimlerinin gorevlerini ve birbiriyle iliskilerini anlamaya cabaliyoruz.


2011'de Belcika'da 6 ay suren bir bilimsel calisma sonucu, guvercin beyninin parcalarinin birbiriyle olan iliskisini matematiksel modeller kullanarak ortaya cikardik. Bu sonuc, benim 30 yillik bilim hayatimin en onemli buluslarindan biriydi.


Boylece beynin mimarisinin ilkelerini, temel yapi mekanizmalarini, isleyis kanunlarini bulmus olduk."



Kuskoy'de kusdili arastirmasi


Gunturkun'un en ilginc calismalarindan biri, "kusdili arastirmasi"...


Amerikan bilim insanlarinin ortaya koydugu bir teoriye gore insanin konusma sisteminin asimetrisi, unsuz seslerin akustik yapisina bagli... Beynin sol hemisferi, unsuzlerin taninmasini daha iyi yaptigi icin konusma merkezi oluyor.


Gunturkun, bunun saglamasini yapmak icin hic unsuz kullanmayan bir dili incelemeye karar vermis ve "kusdili"ni kesfetmis.


Tamamen unlu seslerden olusan bu islik dilini konusan insanlarda sol hemisferin baskin olmamasi gerektigini dusunmus. Bunu incelemek icin de dunyada (Meksika ve Kanarya Adalari disinda) kusdilinin konusuldugu tek yer olan Giresun Kuskoy'e gelip arastirma yapmis.


Kullanilan dilin, sag ve sol hemisferdeki performanslarini olcmus ve sonucta sol hemisferin islik dilinde de bir rol oynadigini kanitlayarak, Amerikan bilim insanlarinin soylediklerinin yanlisligini ortaya koymus.


...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]