Sayın Bahri Bey,

4.1.2007 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, biz bir nakış gördüğümüz zaman “ay ne güzel nakış” deyip de nakkaşı düşünmezsek, bir tablo görüp de ressamını hatıra getirmezsek, çok güzel bir yapı görüp de “acaba mimarı kim?” demezsek o zaman incinmemek imkansız hale gelir. Ama nakışta nakkaşın izlerini gördüğümüz gibi ressam olmasaydı bu tablo ortaya çıamazdı dediğimiz zaman mesele ortaya çıkar. Her fiilin faili Allah’tır. Her sıfatta mevsuf olan Allah’tır. Her vücutta mevcut olan Allah’tır dersek mesele kendiliğinden ortaya çıkar. Şimdi siz lütfen elinizin masanın üzerine veya oturduğunuz koltuğun yan tarafına koyun. İşaret parmağınızı yarım milimetre oynatmaya çalışın. Eğer, Allah’n müsaadesi olmadan parmağınızı yarım milim oynatacağınıza inanıyorsanız, o zaman maç bitti demektir. Yıllar ince bir doktor tanımıştım. İnançları yoktu. Bu konu konuluyordu. İtiraz etti, ben dedi parmağımı dilediğim gibi hareket ettiririm. Buna kimse karışamaz. Ve o gece felç indi. Ne demek istediğimi bilmem anlatabiliyor muyum? Birisi gelecek beni kıracak, incitecek, acaba Allah’ın müsaadesi olmadan bu mümkün olur mu? Sevgili kardeşim, meseleyi son derece basitleştirerek anlattım. Tereddüdün kaldıysa lütfen yaz, görüşelim, daha açalım. Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :