Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Selam, saygı ve sevgi ile hayır dolu bir Cuma geçirmenizi diliyorum.
ALİM
Cübbe ve sarık ile insan alim olmaz. Alimlik insanın zatında bulunan bir hünerdir. Bu hüner ister ipekli bir elbise, ister yünden bir aba içinde olsun farketmez. (Fihi Mafih,134) Rivayet ederler ki: Padişahın biri, oğlunu hüner sahibi bir topluluğa teslim etmiş ve o topluluk da ona yıldız bilgisi, fal ve daha başka bilgiler öğretmişti. Çocuk son derece aptal olduğu halde, bu bilgileri tamamen öğrenip üstad oldu. Bir gün padişah avcuna bir yüzük sakladı ve oğlunu imtihan etti: "Gel söyle bakayım, avucumda ne var?" diye sordu. Çocuk: "Elindeki yuvarlak, sarı ve içi boş bir şeydir" dedi. Padişah:"Alametlerini doğru verdin, o halde ne olduğunu da hükmet" deyince, Çocuk: "Kalbur olması lazım" dedi. Padişah: "Aklı hayretler içinde bırakan bu kadar alameti, bilgi ve tahsil sayesinde söyledin; fakat kalburun avuca sığmayacağına nasıl akıl erdiremedin! dedi. Bunun gibi zamanımızdaki bilginler de kılı kırk yarıyorlar. Kendileriyle ilgili olmayan şeyleri pek iyi biliyorlar. Onlara tamamen ve bütün etrafıyla vakıftırlar, fakat önemli olanı ve kendine her şeyden daha yakın bulunanı, yani kendi kendilerini bilmiyorlar. (Fihi Mafih, 28)
Hürmetlerimle. Kızınız; Gülden BULUT.