Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Saygı,sevgi ve en kalbi muhabetlerimle; güzel ve hayır dolu bir gün geçirmenizi diliyorum.

HABİB BABA;

Habib Baba, 4.Murat devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir. Yaşlı Habib Baba uzun bir kervan yolculuğunun sonunda Erzurum'dan İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider. Niyeti şöyle iyice bir keselenip, paklanmak; bedenini de ruhuna denk kılmaktır. Fakat hamamcı Habib Babayı içeri sokmak istemez. "Bu gün" der, Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz." Habib Baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır.Hamamcı dayanamaz hamamın en sonundaki odayı göstererek içeri alır. 4.Murat vezirlerin halini merak ettiği için gizlice bir müşteri kılığında hamama gelir.O da hamamcıya yalvararak içeri alınıp, yaşlı adamın yanına gönderilir. 4.Murat ve Habib Baba sessizce yıkanmaya başlarlar.Habib Babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır.Biraz kirlenmiş gibi gelir ona.

-"Evladım der, sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim." Padişah aldığı teklif karşısında şaşkınlaşır ve büyük bir haz duyarak teklifi kabul eder.

Daha sonra "Baba der, gel ben de senin sırtını keseleyim de ödeşmiş olalım." Padişah, Habib Babayı yoklar, ağzını arar."Baba der, görüyor musun şu dünyayı...Sultan Murad'a vezir olmak varmış. Bak adamlar içerde eğlenirken; biz de burada iki hırsız gibi yıkanıyoruz."

Habib Baba:"Ah be evladım der, Sultan Murat dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir...

Hürmetlerimle.

Kızınız; Gülden BULUT.