Sayın Zeynel Mungan,
5.1.2007 tarihli mailinizi aldım. Efendim, yine mailinizde son derece önemli bir konuya değinmişsiniz. Ve yine ince zekanızla konudan çok güzel bir soru çıkarmışsınız. Aile içinde motivasyonun nasıl yapılacağı hususu.
Yıllardır gerek konferanslarımda, gerek televizyon konuşmalarımda, gerekse özel sohbetlerde en çok sorulan sorulardan biri. Ama son derece önemli, hayati, can alıcı bir soru. Efendim, ben işi uzatmadan, dolambaçlı yollara girmeden bu konuda yazılan binlerce kitabın özeti olarak şunu söyleyeceğim:
Eğer bir evde karı-koca arasında güzel bir uyum, temiz, nezih, gerçek bir sevgi, karşılıklı saygı, edep, incelik, itimad var ise o evde ikide bir de para lafı, mal mülk lafı edilmiyorsa, dedikodu yapılmıyorsa, aile büyüklerine sevgi, saygı, ilgi gösteriliyorsa, hayatın getirdiği bazı sıkıntılar sabırla, şükürle, kanaatle aşılabiliyorsa istisnai durumlarda da olsa gerekince kuru ekmek yenebiliyorsa o evde su, elektrik, gaz dahil hiçbir israf yapılmıyorsa bu motivasyon işi kendiliğinden halledilmiş demektir. Çocuk psikolojisinde önemli olan güzel örnek olabilmektir. Rahmetli annem bana bir kere bile evladım sigara içme, şöyle zararlıdır, böyle zararlıdır demedi. Çünkü kendisi içmiyordu. Ailem bana bir kere borç alma, borçlu yaşama demediler. Çünkü onlar kendi yağlarıyla, kendi soğanlarıyla kavruluyorlardı. Efendim, çocuk psikolojisinde uzun uzun nutukların, söylevlerin, tiratların hiç mi hiç yeri yoktur. Bunlar çocuğu bunaltır, daraltır. Hatta bazan inat olsun diye aksini yapmaya sevkeder. Önemli olan güzel örnek olmaktır. Yıllar önceydi. Rahmetli eşimle beraber bir dost ziyaretine gitmiştik. Ailenin ilkokula giden bir çocuğu vardı. Gitmeden önce kitapçıya uğramış o yaştaki bir çocuğun seveceği, hoşlanacağı türden kitaplar almıştım. Sonra kitapçıya rica etmiş, çekici bir ambalajla sardırmıştım. Kitabı aldılar, büfenin üstüne koydular. İki ay sonra yine gittiğimizde kitap aynı yerde duruyordu. Sebebini sordum. Anne baba ikisi de dertliydi. Amcası dediler, bu çocuğun sonu ne olacak? Hiç okumaya hevesi yok. Onlara döndüm, dedim ki “Niye hayret ediyorsunuz, çocuk sizi bir kere kitap okurken görmedi ki”. Beni Ankara’daki kitapçılar tanırlar. Bazıları benim için Ankara’nın bir numaralı kitapseveri derler. Annem bana bir kere oğlum kitap oku, faydalıdır demedi. Ama çocukluk günlerimi düşünüyorum. Rahmetli annem edebiyat öğretmeni idi, kitabı çok severdi. İş yaparken ne zaman dinlenmek için bir kanepeye uzansa derhal eline bir kitap alıp o kısacık dinlenme zamanını bile kitap okuyarak değerlendirirdi. Çocukken gözümü açtım, annemi kitap okurken gördüm. Bu sevgi son günlerine kadar devam etti. Şimdi ben hala emekli maaşımın yarısını kitaba veriyorum. En büyük zevkim, en büyük mutluluğum kitap okumak.
Efendim bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Bu her konuda böyle. Rahmetli hocam operatör doktor, Münir Derman, “Sözü ile nasihat edene aldırış etme, fiiliyle nasihat edene uy” derdi. Ne mutlu birbirlerine karşı olan sevgileriyle, saygılarıyla, itimatlarıyla, yardımlarıyla çocuklarına örnek olan kimselere. Onlar çocuklarını en güzel şekilde motive ediyorlar. Ve onları geleceğe en güzel şekilde hazırlıyorlar. Allah onlardan razı olsun.
Efendim, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyor, bütün güzelliklerin sizinle beraber olmasını diliyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Fiili ile örnek olana uy Yazan Zeynel Mungan
Cvp: Fiili ile örnek olana uy Yazan Sabri Tandoğan