Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Selam, sevgi ve saygılarımla; mutlu ve huzur dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.
Kendi Ayıbını Görmeyince;
Dört Hintli bir mescitte Allah’a ibadet için namaza durmuşlar, rükû ve sücuda koyulmuşlardı. Her biri niyet edip tekbir alarak huzur ve huşuyla namaz kılmaktaydı. Bu sırada müezzin içeriye girince Hintlilerden biri aniden “Müezzin, ezanı okudun mu, yoksa vakit var mı?” deyiverdi. Öbür Hintli, namazda olduğu halde “Sus yahu, konuştun, namazın bozuldu.” dedi. Üçüncü Hintli ikincisine “Onu ne kınıyorsun baba, kendi derdine bak, kendini kına!” dedi. Dördüncü Hintli: “Hamd olsun ben, üçünüz gibi kuyuya düşmedim” dedi. Hulasa dördünün de namazı bozuldu. Alemin ayıbını söyleyen daha fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görürse o alınır, o ayıbı kendisinde bulur. Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gayıptan! Mademki başında onlarca yara var, merhemini başına vurmalısın. Yarayı ayıplamak, ona merhem koymaktır. Sınık bir hale düştün mü “Bir kavmin azizi zelil oldu mu acıyın ona.” hadisine mazhar olur. Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birin de o ayıp, senden de zuhur edebilir. Allah’tan “Emin olmayın!” sözünü duymadın? Peki, o halde neden müsterih ve emin oluyorsun? İblis, yıllarca iyi adla anılarak yaşadığı halde nihayet bak, nasıl rüsva oldu, adı ne oldu? Yüceliği âlemde tanınmıştı, aksiyle tanındı, yazık! Emin değilsen, tanımayı isteme. Yürü, yüzünü korkuyla yıka da sonra göster. Güzelim, sakalın çıkmıyorsa başka sakalsızları kınama. Şu işe bak: Şeytan, belalara düştü de sana ibret oldu. Sen belaya uğrayıp ona ibret olmadın. O zehri içti, sen şerbetini iç, ibret almana bak! (Mesnevi’den...)
Hürmetlerimle.
Kızınız;Gülden BULUT.