Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Güzel bir bahar gününün bizlere Rahmet, bereket ve huzur getirmesini duasıyla...
Onu Gören Göz
Sevgilinin her şeyi bir başka sevilir. Evladı, yakınları, eşyaları, hayvanları… her şeyi bir başkadır onun. Yine Leylâ’sı uğrunda çöllere düşen Mecnun, bir gün salyaları akan, tüyleri dökülmüş bir köpeği seviyor, okşuyor ve gözlerinden öpüyordu. Bu hali gören birisi dayanamadı, sordu:
-Ey cahil Mecnun! Yaptığın bu çılgınlık nedir?
Mecnun dedi ki: -Sen baştan başa bir görüntü ve şekilden ibaretken, benim yaptığım işten ne anlarsın? Ruh alemine dal da ona benim gözümle bak! Bu köpeğin ne meziyeti var bilir misin? Bu köpekte senin çözemeyeceğin ilâhi bir sır var. Allah onun gönlünde, sahibine duyduğu muhabbet ve vefa hazinesini gizlemiştir. Hem baksana ki, bu kadar köyün içinde gitmiş de Leylâ’nın köyünü yurt edinmiş, o köye bekçi olmuş.
Aşk İmiş, Her Ne Var Alemde
Aşk saltanat dinlemez, padişahları dahi kendine kul-köle eyler. İbrahim Edhem Hazretleri gibi nice mühür sahipleri bu uğurda tâcını-tahtını terk etmiş, niceleri aşk şarabıyla sarhoş olmuşlardır. Üsküdar’da atıyla dolaşan cihan padişahı Sultan Ahmet, mürşidi Aziz Mahmud Hüdayî Hazretleri’yle karşılaşır. Derhal atından inerek mürşidinin binmesini rica eder. O da kıramayıp bir müddet bindikten sonra iner ve şöyle der:
- Şeyhim Üftâde Hazretleri, ‘evladım padişahlar ardınca yürüsün’ diye dua etmişti. Onun duası yerine gelsin diye bindim. Bu hadise üzerine padişah bir şiir kaleme alır. Bir kıtası şöyledir:
Evliyanın himmeti yaktı beni kül eyledi
Sâfiyim, buldum safâyı, dû cihânım kalmadı.
Ahmed ider yâ İlâhi sana şükrüm çokdurur
Hamdü lillâh, aşk-ı Hak’dan gayri vârım kalmadı.
Bu şiirde, Sultan Ahmed’in mürşidi Hüdayî Hazretleri’nin himmet ve muhabbetiyle yanıp yakıldığı ve sonunda Allah aşkından başka sermayesinin kalmadığı terennüm edilir.
Hürmetlerimle.
Kızınız;Gülden BULUT.