Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum.
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 3/29/2013 2:08:23 PM


 



Aziz Babacığım, Çok Kıymetli Dostlar,


Hepinizi bu güzel Cuma gününde esenlikler dileği ile selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün eski bir TV sohbetinden alınmış notlarla baş başa bırakıyorum.


 


Hayırlı günler dileğiyle…


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 56


 


KONU: İNSANLARLA İLİŞKİ                                                                        


 30 Eylül 2000 Cumartesi


Sabri Tandoğan


Bir genç izleyicim benim eksi elektrik çıkaran insanlardan mümkün olduğunca uzak kalın dediğimi hatırlatıyor ve peki ben insanın bu yönünü nasıl anlayabilirim diyor.


Efendim Rusya’da yapılan bir araştırmada her insanın bir elektriği olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış. Bu, bir oyuncak treni hareket ettirecek kadarmış. Hayra yönelik insanlarda bu pozitif oluyor, insanları, malını, evladını kıskananlarda mesela negatif oluyor bu elektrik. İşte bunu nasıl anlayabiliriz? Eğer bir insanla konuşunca veya izleyince içimizde bir ferahlık, güzellik hissediyorsak o sohbeti yapan insanda hayır vardır. Yoksa içimizde bir sıkıntı, bunalma, huzursuzluk hissediyorsak o kimseden uzak kalmalıyız. Niye dost olunur? Güzellikleri paylaşmak için. Eğer bu birliktelik sıkıntı veriyorsa devam ettirmek çok da gerekli değildir. Özellikle müspet ve menfi iki insanın oluşturduğu evlilik kan kusturur. İnsanın kalbi çok hassastır. En küçük bir davranış onu etkiler. Necip Fazıl merhum der ki “Kadınla erkek arasında öyle hassas bir ilişki vardır ki bazen çok küçük sanılan bir durum bu güzelliği bir anda bir daha geri gelmemek üzere dağıtabilir.” TV’lere bakın aşk şarkıları ile dolu. Ama gerçekte bir aşkı tam olarak devam ettirebilenler ne kadar azdır. Bu Amerikalı gazetecinin aşkına benzer. Aman, derim dostluklarımız bu gazetecinin aşkına benzemesin. Hani bir Amerikalı gazeteci sevgilisine onu ne kadar çok sevdiğini uzun uzun anlattıktan sonra “hafta sonu,” demiş “eğer yağmur yağmazsa buluşalım.”


İngiliz Kralı 7.Edward, bir gün dışarıda dolaşırken alış veriş yapan Madam Simpson’u görür, görür görmez d aşık olur. Yakınlarına bunu açar ama onlar “Nasıl olur efendim siz hanedandan bir insansınız. Halktan bir hanımla evlenmeniz imkansız.” derler. O da madem öyle der, kâğıt kalem getirtir tacından, tahtından ve bütün ünvanlarından vazgeçtiğini yazar, imzalar. Sonra da Madam Simpson ile evlenirler ve ömür boyu süren güzel bir aşk yaşarlar.


Ben bu dünyanın da cennet gibi olduğuna, öbür dünyadaki güzelliklerin burada da olduğuna inanıyorum. Önce kendi içimizde bir güzelliği yakalamalı, sonra bunu dostlarımıza yansıtmalıyız. Aman şu şöyle, bu böyle demeyelim. Hz.İbrahim, Allah’ın (cc) cennetini ateşin içinde buldu. Peki nerededir Allah’ın (cc) cenneti? Allah’ın cenneti kalbimizin, kafamızın içindedir, yuvamızdadır. İnsan ruhunun sonsuzluğu içinde dünya bir toz zerresi gibidir. Bir Kudsi Hadiste “Ben yerlere göklere sığmadım ama mü’min kulumun kalbine Sığdım.” Buyrulmuştur. “Ben” ise şeytanın sıfatıdır. Şeytan, “ben” dediği için cennetten kovulmuştur. Gönül penceresinden bakabilmenin bir şartı da egolarından vazgeçmektir.


Önemli olan hayat karşısında daima edep dolu, saygı dolu, incelik dolu olabilmektir. Egolarının esiri olan kimselerden hiçbir hayır gelmez. Yalansız, riyasız olmak, maddenin kölesi olmamak gerekir. Evet para kazanmalıyız, ama bunu put haline getirmek niçin?


Son nefesimizde “Ey hayat, sana veda ediyorum, ekmeğini yedim, suyunu içtim, seni ve insanlarını sevdim. Yarabbi, Yarabbi bana Habibinin elini öpebilmeyi nasib eyle” diyebilsek daha iyi olmaz mı efendim.


Allah bu güzelliği cümlemize nasip etsin. Amin.


SABRİ TANDOĞAN

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]