Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir iyilik yap, denize at, balık bilmezse Hâlik bilir
Gönderen : Gülden Bulut
Tarih : 4/9/2013 1:31:52 PM


 


Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları;


Bahar sabahları bir başkadır buralarda, çayır çimen kokusu, renk renk çiçekler, ağaçlardaki filizlenmiş yapraklar... Etraf sanki bir bayram coşkusunda! Tüm bu güzelliklerden haftamızın hayır, bereket ve bayram tadında olması duasıyla, güzel günlere el ele...


Bir İyilik Yap


Müslümanlar dara düşene yardım ederler, bu konuda hiç ayrım yapmazlar. Bu anlayış, tasavvufî ahlâkın da önde gelen prensiplerinden biridir. Bir keresinde Irak hükümeti Sincar bölgesindeki Yezidîleri bombalamak için uçaklarını gönderir, onlar da Suriye’de Ahmed Haznevî k.s.’nin köyü olan Tel-Maruf’a sığınırlar. Ahmed Haznevî hazretleri müritlerine şöyle emreder:


 “Memleketlerine dönünceye kadar bu insanlara ikram ve iyilikte bulunun, onların ihtiyaçlarını karşılayın.” Cenab-ı Hak bizleri şöyle tanıtıyor:


“Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz.” (Âl-i İmran, 110)


Öyleyse ümmet olarak en önemli işimiz hayırlı insan olmaktır. Rasulullah s.a.v. Efendimiz, en hayırlı insan olma yolunu şöyle tarif etmiştir:


“İnsanların en hayırlısı, Allah için diğer insanlara en faydalı olandır.” (Taberânî; İbn Ebi’d-Dünya; Süyûtî)


Yine buyurmuşlardır: “Mümin, cennete girene kadar hayra doymaz.” (Tirmizî)


Allah Tealâ zengin fakir her insana başkasına ikram edebileceği bir nimet çeşidi vermiştir. Bu nimetler maddi ve manevi olarak iki kısımdır. Günümüzde yardım ve hizmet deyince akla hemen para ve mal gelir. Halbuki hayır ve hizmet alanı bunlarla sınırlı değildir. İnsan bir tebessümüyle bile gönül alabilir, hayır yapabilir. Elinde hiç maddi imkanı olmayan bir kimse gönlünde coşan iyilik niyeti ile de cömert olabilir. İyiliği kime yaptığına değil, kim için yaptığına bakmalıdır. Allah için yapılan hiçbir amel, ibadet ve iyilik zayi olmaz. Atalarımız, “Sen bir iyilik yap denize at, balık bilmezse hâlık (yaratıcı) bilir.” demişlerdir. Rahmet Peygamberi Efendimiz s.a.v. buyurmuştur:


“İman ile cimrilik bir kulun kalbinde asla bir arada bulunmaz.” (Ahmed; Nesâî; Hakim).


Demek ki imanla cimrilik birbirine zıttır. Müminin imanı ve irfanı onu ihsan ve iyiliğe sevk etmelidir. Allah Tealâ’yı seven, O’nun yarattıklarını da sever. Hele bu kimse Allah’ın kendisine kardeş yaptığı mümin olunca, onu kendisi gibi sever ve korur. Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz, Yezid b. Esed r.a.’a,


– Cennet’e girmek istiyor musun, diye sordu. Yezid;


– Evet, dedi. Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdu:


– Öyleyse, kendin için sevdiğin ve istediğin hayırları, müslüman kardeşin için de sev ve iste!” (Buharî; Nesâî)


 


İnsana verilen maddi ve manevi bütün nimetler şükür ister. Şükrün bir şekli de eldeki nimeti etrafındakilerle paylaşmak ve onları da Allah’ın ihsanı ile buluşturup sevindirmektir. “Kim ne yaparsa kendisine yapar” denilmiştir. İyilik de kötülük de sonuçta sahibine döner. Kazanan veya kaybeden kişinin kendisidir.


Hürmetlerimle.


Kızınız; Gülden BULUT.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]