Merhaba efendim merhaba gönül dostları selam ve sevgilerimle mutlu günler diliyorum.
Hayatımızda bazı insanlar vardır. Kimi ay gibi aydınlatır etrafını, kimi gökkuşağı gibi renk katar hayatımıza. İşte bu şahsiyetlerden yeni tanıdığım güzel gönüllü insanlardan bahsetmek istiyorum.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalında idari sekreter olarak işe başladım. Haziranda bir yılımı dolduracağım. Çalıştığım ortam aile gibi, sımsıcak, içten ve samimi kişilerin toplandığı bir klinik. Evvela Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Aşur UYAR hocamızdan bahsetmek istiyorum. Kendisi Antalya’lı ancak Diyarbakır sevdalısı. Onun kapısı yediden yetmişe, genç, ihtiyar, çocuk, asker herkese açık. Akşama kadar kapısı çalınır, Aşur hoca gelen hastaların müşkil işlerini halleder, Emar, (Mr), tomografi, ultrason bizde ne yapılacaksa yaptırır, başka doktora gideceklerse gönderir, bizzat alakadar olur. Tanıdık, tanımadık, uzaktan yakından gelmiş hastalar onun için hiç fark etmez…Ben sekreteri olduğum için arar ‘Şu hasta ameliyathanede ameliyatı nasıl geçiyor bir öğrenelim’ diye sorup soruşturur hastaları iyileşene kadar takip eder. Sonra iş arayanlar, okumak isteyenlere yardımcı olur hatta hayırlı işlerinde bile insanlara elinden gelen yardımı sağlar tüm imkanları seferber eder. Birde Aşur hocanın dünya tatlısı Öğretmen eşi vardır. Diyarbakır merkez Tanoğlu köyünde örnek bir öğretmendir Sevinç UYAR. Kendisi Trabzonlu ve eşi gibi Diyarbakır sevdalısıdır. Kız çocuklarının okumaları için tüm engelleri aşan köy okulunu kendi elleriyle boyayan düzenleyen, okuttuğu çocukları iş sahibi yapıp, evlendiren, köydeki hanımlarla, ailelerle kaynaşan, ender şahsiyetlerden biridir Sevinç Öğretmen. Hatta bu vesileyle yılın öğretmeni seçilme şerefine nail olmuştur. Tıpkı Ceyhun Atuf Kansu’nun Dünyanın Bütün Çiçeklerini Getirin şiirindeki gibi:
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin. . Ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağı'na göçen,
Yörükler yaylasında Toroslar'da eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımi ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya. . .
Sevinç Öğretmen bazen kliniğimize gelir, gökkuşağı gibi aydınlatır her tarafı. Fıtratında pozitif enerjisi vardır. Eşi ve kendileri Zülcenaheyn çift kanatlı bir kuş gibi etraflarındaki insanların mutlu olmaları için kanat çırparlar.
Geçen gün bir arkadaşım Lice’nin bir köyüne öğretmen olarak atanmış. Kızcağız, hep şikayet ediyor, okul iğrenç, öğrenciler beni hiç saymıyor sevmiyor, aileler bile beni görünce yüzünü çeviriyor, inşallah tayinim çıkar da kurtulurum diyordu. Bu şekilde çalışan genç nesil öğretmenlerimize Sevinç Öğretmenimizin hayatını okumalarını tavsiye ediyorum. Öğretmenlik, fedakarlık ister sevgi ister, emek ister.
Kliniğimizi anlatmaya devam edelim. Klinik sorumlumuz Melahat AĞAR. O çalışanların ve hastaların hem annesi, hem ablası. Gelir gelmez işe koyulan kliniğin sorunlarını dinleyen çözüm yolları arayan, canla başla koşuşturan her zaman işlerden güçlerden her daim çayını ve kahvaltısını yarım bırakan, beyaz önlüğün en çok yakıştığı güzel gönüllü bir şahsiyet.
Bir de benim minik kuşlarım var onlar da rapor yazıyorlar. Hülya, Nihal, Gülistan, Kübra ve Ayşe. Hastaların raporlarını yetiştirip hayır dualarını alıyorlar. Birde kayıt da pamuğum Neval Hanım var o da insanlarla birebir diyaloğ içindedir şakacı, güleryüzlü, neşeli. Kliniğimizin tüm personeli isimlerini sayamadığım güzel insanlar canla başla çalışıp insanlığa hizmet için uğraşırlar.
D. bakırdan Nesrin YALAZ.