Canım babacığım,
En derin sevgilerimle ellerinizden öper, müsaadeniz olur ise Nokta'nın Sonsuzluğu kitabından bir hikaye paylaşmak isterim sizlerle.
İnsan, önce kendisinden sorumlu olduğunu ve bu nedenle her konuda bilgisini artırması gerektiğini bilmelidir. Tabii, bu bilgilerden de işe yarayacak olanlar tercih edilmelidir. Bu konuyla ilgili bir hikaye.
Bir hoca Üsküdar’dan kayığa binmiş ve kayıkçıya kendisini Beşiktaş’a götürmesini söylemiş. Biraz açıldıktan sonra kendini göstermek ve bilemediği takdirde kayıkçıyı aşağılamak için ona “Sen ilm-i nahiv biliyor musun” diye sormuş . Kayıkçı bilmediğini söyleyince de “Yazık, ömrünün yarısı gitti” demiş. Sahilden biraz daha açılıp denizini ortasına geldiklerinde, bir fırtına ile deniz çalkalanmaya başlamaz mı. Bu kez kayıkçı hocaya “hocam sen yüzme biliyor musun” diye sormuş. Hoca bilmediğini söyleyince de kayıkçı lafı gediğine koyup “öyleyse hocam, senin ömrünün tümü gitti” deyivermiş.
Onun için insan önceliği işine yarayabilecek şeylere vermeli ve ilm-i nahvi değil, ilm-i mahvı öğrenmelidir. Halk arasında
İnsan bir gemi / Akıl yelkeni
Fikir dümeni / Kullan gemini/Göreyim seni
Diye bir söz vardır. Bu söz gereği, insan aklını kullanıp Allah’a teslim olursa, Allah’ın sevdiklerine olan lütuflarına kavuşur. Eğer kişi ilm-i mahvı bilir ve kendini O’nun iradesine terk ediverirse her şey düzelir. Denizde bile öyle değil midir? İnsan kendini bırakırsa deniz onu mutlaka kaldırır. Ama inatla çırpınır ve denize karşı koymağa kalkarsa batmaktan kurtulamaz.
“Çocuklarınıza yazı yazmayı, yüzmeyi ve ok atmayı öğretiniz” diye bir hadis vardır ki bu, öğrenmedeki öncelikleri tanımlaması bakımından anlattıklarımıza bir örnek teşkil eder.
İnsanlar çocuk yaşlarında kolay öğrenebildikleri için imkan olduğu takdirde okullarda ve askerlikte bazı lüzumsuz bilgiler veya aşırı talimler yerine, onlara hayatları boyunca işe yarayabilecek şeyleri öğretmelidir.
En kötü şey cehalettir, bizi mahveder.
Saygılarımla,