Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Edep Ya Hu
Gönderen : Gülden Bulut
Tarih : 4/16/2013 9:56:17 PM


 


Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Güzel bir günden ve rahmet damlalarının ihtişamından merhaba...


"Edep ya Hu edep !"


“Türkçenin en güzel kelimelerinden biridir “edep”. Bir başka dile nasıl çevrilebileceğini sorsalar şöyle bir duraksarsınız… Birebir karşılık bulmakta zorlanırsınız. Bulduğunuz hiçbir kelime onu tam olarak karşılayamaz sanki. Aynı lezzeti, aynı sesi vermez. Bu dört harften ibaret kısacık kelime koskoca bir mana denizi barındırır içinde. Gözlerimizi kapayıp bir kez fısıldamak bile yeter melodisini duymaya. Edep ya Hu edep! Bu kelimenin ses tonu adeta önceden ayarlanmıştır. Ancak fısıltıyla karışık söyleyebiliriz. Ancak sakin bir edayla...Peki nedir edep? Tasavvuf'un yüzyıllardır baş tacı ettiği bu kelime nasıl oluyor da hem bu kadar göz önünde aleni; hem de kapalı bir kutu, adeta bir sır bize? Haddini aşmamak, kalp kırmamaktır edep. Sadece o değil; haddini aşıp kalp kırmaktan ödünün patlaması demektir. İstisnasız ayırımsız her insan, her canlı varlık, tıp tıp atan her yürek, avuçlarımızın arasında tuttuğumuz billur bir kasedir. Düşürmekten, düşürüp de kırmaktan öyle korkarsın… Dedikodudan, haksızlıktan ve ithamdan uzak durmaktır edep… İnsan-hayvan, canlı-cansız veya önemli-önemsiz, zengin-fakir ayırımı yapmadan etrafına hoş bir nazarla bakmak; “eyvallah” diyebilmek, “eyvallah” kelimesi üzerine kafa yormaktır. Bilmediğin konuda susmak, bildiğin konuda ahkam kesmemektir edep… En cahil görünen insandan bile öğrenecek bir şeyin vardır elbet. Edep bunu unutmamaktır. İnsan ayrımı yapmamaktır edep. Sokaktaki bir berduşun yanında da, Karun kadar zengin ya da Süleyman kadar muktedir görünenin yanında da aynı sakin idrakla durabilmek; saydam ve şeffaf olabilmek; girdiğin mekana ya da konuştuğun adamın nabzına göre laf değiştirmemek, ince hesap bilmemektir edep. Aşırılığa gitmemektir edep. Hileden, desiseden, yalandan ve zorbalıktan hazzetmemek; kimseyi aptal yerine koymamak, aşağılamamaktır… Bir de BEN demekten vazgeçmektir edep. Edep bir ahenk meselesidir. Akord edilmektir… Ahenk içinde olmak demektir. Tabiatla, kainatla, yaradılışla, bütünle ve katreyle sürekli uyum… Gün içinde ha bire koşturmaktayız ya, edep kelimesi aklımızın ucundan dahi geçmez. Birbirimizi ite kaka, koştura koştura, hep ama hep geç kalırız bir yerlere. Derken tüm hengame içinde, beklenmedik bir anda ve yerde edep sahibi biri çıkar karşımıza. Duraklarız. Şaşırırız. Sahici olup olmadığından hemen şüphe ederiz. Belki de rol yapıyordur. Kafamızın içinde bin bir tilki dolaşır. Gerçek olup olmadığını anlamak için etrafında döner, gözlerimizi kısar inceleriz. Ama ne vakit ki anlarız karşımızdaki hakikaten edep sahibi, indiririz yelkenleri. Tanırız edebi aslında, görür görmez tanırız. Bulaşıcıdır edep. Tebessümle bulaşır. Gülümseyen bir insan karşısında biz de elde olmadan gülümseyiveririz. Çatık kaşla dolaşmaya alışkın yüzümüzün kasları gevşeyiverir. Edep insandan insana geçer. Aynadan aynaya yansır. Hoyratız birbirimize karşı. Ve sağımız, solumuz, önümüz, arkamız hoyrat. Yolda yürürken birbirimize bakışımız, evlerimizin çatısı altında birbirimizden söz edişimiz; konuşmalarımız, dedikodularımız, ithamlarımız, önyargılarımız, zanlarımız, yaftalamalarımız, dışlamalarımız… hep ama hep hoyrat. O kadar çok hırpalıyoruz ki birbirimizi, öylesine hırçın bir ikilemdeyiz ki… Halbuki bu arada uzaktan bir yerden sesleniyor eski mi eski bir öğreti. Tembihliyor usulca. “Edep ya Hu edep!”


-Elif Şafak-


Hürmetlerimle. Kızınız;Gülden BULUT.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]