Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,
Hayır ve esenlik dolu bir gün dileğiyle sizleri selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün bir tv sohbetini paylaşıyoruz.
Hayırlı günler dileğiyle.
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 57
KONU: İSLAMDA İBADET
TARİH: OCAK 2001
SABRİ TANDOĞAN
Bir doktor izleyicim, iş ortamında çok yorulduğu için farz ibadetleri yerine getirmekte zorlandığını ve iş hayatının kendisini çok bunalttığını yazmış. Fikirlerimi soruyor…
Hayatımızı en güzel şekilde yaşamak ve son nefesimizde mutlu veda edebilmek için; mutlaka farz ibadetleri yerine getirmeliyiz öncelikle. Belki çalışıyorsunuz, farz ibaretleri yerine getiremeyebilirsiniz. Ama akşam sabaha kadar zamanınız var. Benim annem de edebiyat öğretmeniydi ama hiç ertesi güne kaza namazı bırakmazdı.
Farz ibadeti yapmamak, ben vergimi veremedim, çünkü tuttuğum takım mağlup oldu demeye benzer. Biz İslama gönül verenler olarak farz ibaretlerimizi yerine getirmeliyiz. İslam’da ibadet için her türlü kolaylık gösterilmiştir. Bedenimizde bir sorun olursa ima ile de kılınabilir. Önemli olan gönlümüzü secde ettirebilmektir. Bir zamanlar rahatsızlanmıştım, eğilince başıma ağrılar giriyordu. Bana hocaefendiler îma ile namaz kılabileceğimi söylediler. Ama alın secdeye gitmeyecek olunca içim rahat etmiyordu. Bir doktor tavsiye ettiler, “hem bilgili, hem de gönül adamı” dediler. Op. Dr. Münir Derman Bey. Eşimle birlikte gittik. Derdimi anlattım. Çok kızdı ve dedi ki “Senin gönlün secde ediyorsa, alnın ne önemi olur?” Ben de çok etkilendim elini öptüm, duasını istedim.
İkinci olarak görevinizi her gün büyük bir aşkla yapın, her saat, her dakika, her an. Siz, size gelen her hastayı Peygamber Efendimizin (SAV) bir akrabası gibi kabul edin. Onu öyle aşkla dinleyin ki onun söyleyemediklerini de anlayın. Kim olduğuna bakmayın. Rahmetli Münir Derman Bey’in maaşından başka geliri yoktu. Derdi ki “Benim görevim Allah (cc) rızası için hastalarımla ilgilenmek”. O nedenle onlardan para almazdı, ister zengin, isterse fakir olsun.
Belli olmaz efendim belki gelen hasta zamanın gönül sultanıdır veya onun bir akrabasıdır. Onun hayır duasını alabilirseniz, her iki dünyanızı da cennet etmiş olursunuz. Doktorluk mesleği hayır kazanmak için ne güzel vesiledir. Ben isterim ki doktorlar hastaya hem maddî, hem de mânevi şifa versin. Bu ikisi bir elmanın iki yarısı gibidir. Bir insanın gönlü hasta ise, içi haset, kıskançlık dolu ise onun ömrünün sonuna kadar sağlıklı kalması mümkün müdür? Doktorlar hastasını az yemeye, az konuşmaya, daha mütevazı olmaya da teşvik etse ne iyi olur. Her evde trilyoner evi bile olsa bir kap yemek pişse insanlar daha sağlıklı olurdu inanın.
Bunların haricinde de aile içinde büyüklerinize, eşinize ve çocuklarınıza karşı bir iyilik meleği gibi olun. Benim iyi niyetimi kullanırlarsa demeyin. Her ne yaparsanız Allah (cc) rızası için yaparsanız, bu size bir gün kucak dolusu sevgiler olarak geri dönecektir. Siz iyiliklerinizi karşılık için yapmayın ki karşınıza bir gün gönül dolusu sevgiler çıksın. Bugünkü sosyal hayat çalkantılar içinde. Bu nedenle ailede huzur çok önemlidir. Japonlar çocuklarına bir hükümdar gibi muamele ederler. Ama bu sakın şımartmak sanılmasın. Bu ona saygı göstermek, edepli davranmak, incelik göstermek demektir. Okuduğum bir kitapta bir psikolog “Bir köpek sahibinden sevgi, saygı ve ilgili görmezse hastalanır, psikolojisi bozulur.” diyordu. Ben sevilmeyeceksem, sayılmayacaksam bu yaşamak mıdır? Bu nedenle ailemize karşı çok saygı ve sevgi dolu olmalıyız.
Sevilmek, sayılmak çok önemlidir. Hayat sadece yemek, içmek, uyumak mı demektir efendim? Sayın doktor izleyicim boş zamanlarınızda mesleğinizle ilgili eserlerin yanında, tasavvufi eserleri, Abdulkadir Geylani Hz. nin, Mısri Niyazi’nin, Yunus Emre’nin, Mevlana’nın kitaplarını okuyunuz. O gün iş hayatınızda negatif elektrik aldıysanız mümkünse banyo yapmak, yoksa abdest almak, sonra güzel kitaplar okumak, manevi büyüklerin sohbet kasetlerini dinlemek bize birçok güzellikler kazandırır.
Altınoluk dergisinde Kemal Er isimli aslında bir öğretim üyesi olan bir kişinin yazısını okudum. Gözlerim doldu. Bir hoca derse gelmiş ve demiş ki bugünkü dersimiz sükût demiş. Sonra yarım saat gözlerini kapamış ve susmuş. İşte önemli olan okuduklarımızı günlük hayatta uygulayabilmektir. Bilgilerle bilgisayarım dolu olsa uygulamadıktan sonra ne çıkar? İslâmı yaşamak için okuduklarımız yetmiyor. Ayetleri ve Hadis-i Şerifleri hayatımıza koymamız gerekir.
Size ayrıca doğayla ilgi kurmanızı öneririm. Doğaya çıkamıyorsanız, bahçede ağaç sulayın veya evinizde saksılarda çiçekler yetiştirin, sanatla ilgilenin, resim yapın, şiirler okuyun, ezberleyin. Bunlar da insanın sağlığı için çok önemlidir.
Bunun dışında iş arkadaşlarınızla, amirlerinizle ve altınızdaki kişilerle de iyi geçinin.
Böyle yaşayarak son nefesimizde Resullullah (SAV) Efendimizin elinden öpmemiz mümkün olur İnşallah. Allah (cc) cümlemize son nefesimizde Resullullah (SAV) Efendimizin elinden öpmeyi nasip etsin. Amin.
SABRİ TANDOĞAN