Sayın Emine Hanım,

20.4.2013 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, elbette anı yaşamak mümkündür. Sağlıklı, mutlu bir hayat sürmenin şartlarından en önemlisi anını yaşayabilmektir. Anı yaşayabilmenin kuralı şu: Dün geçti gitti, yarına çıkacağımız meçhul. Asıl olan içinde yaşadığımız andır. Tasavvufta buna “İbn-ül Vakt” deniliyor. Yani “zamanın çocuğu” olmak. Geçmişte yaşadığımız iyi veya kötü olayları gündeme taşıyıp kafamızda takıntı haline getirmek bizi anı yaşamaktan alıkoyar. O olaydan gereken dersi alıp, takılmadan yolumuza devam edeceğiz. Unutmayalım Allah her an yeni bir şe’n üzeredir. Yani her an yeni bir oluşum, yaratılış, yepyeni tecelliler… biz geçmişe takılınca hayatın ilahi akışına dahil olamıyoruz. Muhammedî meşveyi tadamıyoruz. Şu an ne yapmamız gerekiyorsa onu en güzel, itinalı şekilde yapmaya çalışarak, boş ve malayani işlerden uzaklaşarak, bugünkü işimizi yarına bırakmadan her an hayırlı meşguliyetler içinde olarak hayatın ilahi akışına dahil olabilirsin. Hayat durağan değildir. Daimi bir hareket, akış, devinim içindeyiz. Bizler de bu akışa dahil olarak şimdiden cennet hayatı yaşayabiliriz.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :