Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Huzur,mutluluk ve umut dolu bir gün geçirmeniz dileğiyle.
İHLAS;
Zünnûn-ı Mısrî (r.a) demiştir ki: "İhlas kişinin nezdinde halkın kendisini övmesi veya yermesinin eşit olmasıdır." İhlas, amelde ameli görmeyi unutmak, çalışmak fakat çalışmaya kıymet vermemek, amelin ahirette sevap getirdiğini unutmaktır. Çünkü amele güvenilirse riyadan uzak kalınmaz. Riya ise tüm sevapları yok eden mezmum (yerilmiş) bir sıfattır Hakikat şudur ki, kul ameline güvenmemeli ve ona değer vermemelidir. Gereği gibi ibadet edemedim diyen Allah Rasûlü’dür. O halde "el aman ya Rabbi" diyerek, samimi olarak ibadete devam etmelidir. Şeyh Seriyü’s-Sekâtî (k.s) demiştir ki: "Kim kendinde bulunmayan bir şeyle halka süslü görünürse Allah Teâlâ’nın gözünden düşer. Lâ ilâhe ilallâh diyen çok, fakat ihlas üzere olanlar azdır. Buyurulur ki, kırk gün ihlas üzere bulunan hiçbir kul yoktur ki, kalbinde zuhur eden hikmet pınarları dilinden dökülmüş olmasın." Cüneydi Bağdâdî (r.a) demiştir ki: "İhlas, Allahu Zülcelâl ile kul arasında bulunan bir sırdır. Bunu melek bilemez ki sevabını yazabilsin. Neûzübillâh, şeytan bilmez ki, ifşa edebilsin. Heva ve heves bilmez ki saptırabilsin Nefse en ağır gelen hal ihlastır. Çünkü onun ihlasta nasibi yoktur. Büyüklerden birine "ihlas nedir?" diye sormuşlar, şöyle cevap vermiş: "Aziz ve Celil olan Allah’tan başkasına amelini göstermemektir." Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ki: "Şu hususta müminin kalbinde hıyanet ve hased gibi haller bulunmaz: Allah için ihlas ile amel etmek, müminlere samimi bir şekilde nasihatte bulunmak ve her hâlükârda Müslümanlar arasında yaşamaya çalışmak. Bunlar müminin şiarındandır."
Hürmetlerimle.
Kızınız; Gülden BULUT.