Sayın “Ümidini kaybeden”,
3.6.2013 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bana kalırsa sen bir kimsenin kalbini kırmış, onu bilerek veya bilmeyerek incitmiş, üzmüş, ağlatmışsın. Üzerinde o kimsenin veya kimselerin hakkı var. Bu nedenle geçmişi çok iyi gözden geçir, üzerinde hakkı olabilecek herkesi tespit etmeye çalış, onlardan ulaşabildiklerine hakkını helal ettir, ulaşmadıkların veya hatırına gelmeyenler için önce Allah’tan, sonra Peygamberden, sonra da o kimselerin ruhaniyetinden özür dile. Çok darda kalmış bir kimsenin maddi, manevi bir sıkıntısını gider, onu çok büyük bir sıkıntıdan kurtarıp duasını almaya bak. Her zaman da elinden geldiğince bu hal üzere olmaya, dua almaya bak. Bunu o kalbini kırdığın kimselerin niyeti ile yap. Kalbine herhangi bir olumsuz düşünce getirme, her şeyin iyi olacağına inan ve o niyetle hareket et. Hiçbir olay seni bu düşüncenden alıkoymasın. Kalbini, kafanı hep olumlu düşüncelerle doldur. Her gün evden çıkmadan yedi kez Ayetel Kürsi, Felak ve Nas Surelerini oku, büyük, küçük her işine Besmele ile başla. Benim on iki ciltlik Gönül Sohbetleri kitaplarım var, onları sitemizden her gün birer bölüm de olsa oku. Bahsettiğin gibi bir adak kurbanı kestirerek fakir kimselere dağıtılmasını sağla. iş konusunda da bu aşamada büyük işlere niyet etme, bir işyerinde tezgahtar olarak çalış. Müşterilere son derece sevgiyle, saygıyla, güleryüzle hareket et. Bu şekilde kısmetin de açılır, günlük rızkını da kazanırsın. Hep şükür üzere ol. Her şeyine şükret. Şükür, nimeti artırır, şikayet elindeki nimetin kayıp gitmesine sebep olur. Bir tek kelime dahi olsa ağzından negatif bir söz çıkmasın. Peygamber Efendimiz, “Ya hayır söyle, yahut sus.”Buyuruyor. Sen de bunu günlük hayatında uygula. İmkan nispetinde insanlara, hayvanlara, bitkilere ve eşyaya yardımcı ol.
İnşallah en kısa sürede işlerin yoluna girer, hayat yolunda daha huzurlu bir şekilde yol almaya başlarsın yavrum.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan