Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Aşk bekleyiştir
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 1/13/2007 2:44:41 AM


Sayın Ender 2222,


12.1.2007 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, nice zamandır sizden gelecek maili bekliyordum. Şükürler olsun, kavuştum. İnşallah yakın aralıklarla devam eder.


Değerli yavrum, ele aldığın ve güzel bir üslupla işlediğin konu sade senin değil yüzbinlerin sorunu. Karacaoğlan, bir şiirinde


“Bir ben değil cümle alem perişan” der.


Günümüzde pek çok kadın ve erkek bu sorunun dehşetiyle kuşatılmış durumda. Bazan genç kızlar acı acı dert yanıyorlar. Evlenmek istiyoruz diyorlar, evlenmek, yuva kurmak bizim de en doğal hakkımız. Sevmek ve sevilmek istiyoruz. Eşimizle beraber bir ömür boyu el ele, diz dize, göz göze aşkı yaşamak istiyoruz. Ama ne yazık ki çevremizdeki erkeklere bakıyoruz şöyle efendi, aklı başında, karakter sahibi, adam gibi adam göremiyoruz. Bir takım erkek müsveddeleri. Birtakım “abidik, gubidik” heyulalar. Gel de evlen bakalım. Bazı temiz kalmış, dürüst kalmış, efendi kalmış, taviz vermeden hayatını götürmüş erkeklerle karşılaşıyorsunuz. Efendim diyorlar, evlenmeyi çok istediğimiz halde bir türlü karar veremiyoruz. Çevremize bakıyoruz, hoppa, züppe, şımarık, modanın esiri olmuş, batıdan gelen yanlış ve çarpık akımların maskarası olmuş kadın müsveddeleri. Birtürlü onlara bakıp saygı duyamıyoruz, hayranlık duyamıyoruz, dolayısıyla aşık da olamıyoruz. Diyoruz ki bu suni, yapmacık, yüreksiz, salon kızlarıyla evlenmektense kenara çekilip bekar kalmak daha iyi. Hiç olmazsa hayal kırıklığı içinde kahrolmayız.


Efendim, iki tarafı da dinlediğimizde görülen durum bu. Şimdi bu atmosfer içinde kendi kanaatlerimi soruyorsunuz. Ben de size Allah’ın ve meleklerin huzurunda samimi düşüncelerimi yazıyorum. Dinleyiniz:


1-     Bir kere yaşım otuzüç, evlenmek çağım geçiyor diye paniğe kapılmayın. Çok tehlikeli. Evlilikte yaş zamanı yoktur. Eşim benden sekiz yaş büyüktü. Bu ikimizin arasında hiçbir zaman mesele olmadı. Çünkü Peygamber Efendimiz Hz. Hatice ile evlendiği zaman yirmibeş yaşındaydı, Hatice Validemiz kırk yaşında. Ve Resulullah Efendimiz bu evlilikte tarihin en büyük aşkını yaşadı. Benim evliliğim de öyle oldu. Ben de sade çağımızın değil, bütün tarihin en büyük, en güzel, en muhteşem aşklarından birini yaşadım. Kırkdört yıl evli kaldım. Ve bu kırkdört yıl (Allah şahittir), kırkdört dakika gibi geçti. Bu bir masal mıydı, bir aşk rüyası mıydı, anlayamadım. Eşim Rana Hanım, on dört şubat 2006’da Hakka göçtü. Yan yana iki kişilik mezar yaptırdım. Ve yakınlarıma vasiyet ettim, beni Rana’nın yanına gömün diye. Yüce Rabbim inşallah mana aleminde de beraber olmayı nasip eder. Allah’ın rahmeti, Peygamberin şefaati sevgili Rana’nın üzerine olsun.


Kıymetli yavrum, kendi hayatımdan örnek verdim. Lütfen bu yaş sınırını bir daha düşünmeyin. Çünkü doğru karar vermenizi engeller. Önemli olan hayata, yaşamaya, varoluşa bütün takıntılardan, komplekslerden, önyargılardan uzak durarak bakabilmek. Hayatı bir özsu gibi damarlarında hissedebilmek. Her an varoluşun çılgın güzelliğini içinde duyabilmek. Yarınlar neler getirecek bilmiyoruz ki. Hayat güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel.


 


2-     Ne pahasına olursa olsun, kiminle olursa olsun ille evlenmek. İşte ben buna da karşıyım. Tamam, evlilik güzel, çok güzel, harikulade güzel. Ama seveceğimiz, saygı duyacağımız, hayranlık duyacağımız, onun yanında olmakla, onunla beraber olmakla iftihar edeceğimiz bir eş olursa güzel. Bazı hanımlar görüyoruz, yaşım geçiyor diye bir hödükle, bir magandayla, hayvandan daha aşağı bir insanla evleniyor. Ve arkasından trajedilerin en büyüğü başlıyor. İşte bu olmuyor. Sorarım size bu kendini ateşe atmak değil de nedir? İtiraz edenler olacak. Biliyorum. Ama benim görüşüm bu.


3-     Görülen bütün negatif örneklere karşın, ümitsizliğe kapılmamak. Çünkü güzel yurdumuzda hala nezahatını koruyan, temizliğini koruyan insanlarımız, haysiyetini koruyan nice pırıl pırıl örnek, tertemiz, “dağ çeşmeleri gibi serin, tertemiz” kızlarımız da var. Onların yanısıra inançları ile, aileden aldığı terbiye ile genetik yapısıyla efendiliğini koruyan, insanlığını koruyan örnek, tertemiz, adam gibi adam, gerçek bir beyefendi olan erkeklerimiz de var. Ama çevreye bakıp da bu iki gurubun hakkını yemeyelim. Onlar bir vekar, iffet, onur anıtı gibi dimdik ayaktalar. Şair Gülten Akın


 


“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin


Bir gün unutulmuş bir aynadan


Bütün sevgiler size dönecek”


 


diyor. Ben temiz kadınların temiz erkekler için yaratıldığına bütün kalbimle inanıyorum. Yeter ki çevreye bakıp yaratılışımızın nurundan, tertemiz fıtratımızdan uzaklaşmayalım. Kirli kadınların, kirli erkekler için yaratıldığını da gözden uzak tutmayalım.


 


4-     Geçmiş yıllarda bazı hatalar yaptığınızı ve bunların ağırlığı altında ezildiğinizi söylüyorsunuz. Onları unutamadığınızı söylüyorsunuz. İşte bunu yapmamalısınız. Bir kere kesin olarak tövbe ettikten sonra, ölüm bahasına da olsa dürüst, temiz bir hayat yaşayacağınıza yemin ettikten sonra geçmişle alakanız kesilir. Yunus Emre bir şiirinde


 


“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası”


 


diyor. Tövbe tarihiniz sizin için bir yeniden doğuş olsun. Siz de tasavvuftaki


“İbn-ül vakt” gibi olunuz. Yani zamanın çocuğu. Bu insanlar için hayatta ne dün vardır, ne de yarın. Dün, acısıyla, tatlısıyla, güzeliyle, çirkiniyle geçip gitmiş. Yarın meçhul. Ne olacağını bilmiyoruz ki. Acaba yarına çıkabilecek miyiz? Onu da bilmiyoruz. Ama şu an varız, yaşıyoruz. İşte bu yaşadığımız anı güzelliklerle, ümitlerle, bekleyişlerle doldursak ne kaybederiz? İnsanlar “şimdiyi” yaşayabilmeli. Onun mutluluğu içinde varoluşun çılgın heyecanını duyabilmeli.


 


Mesele alaşıldı sanırım. Ne olur bugünün yücelikleri, güzellikleri, aşkı ve heyecanı varken dünün pisliklerini mıncıklamayalım. Olan oldu, biten bitti. Önemli olan bundan sonrası.


 


Hristiyan aleminin en büyük kadın evliyası Maria Magdelena, gençliğinde bir sokak fahişesiydi. Sonra Hzret-i İsa ile tanıştı. Bütün varlığıyla ona bağlandı. Yundu, yıkandı, arındı, temizlendi. Sonra büyüdü, büyüdü, yüceldi. Ve hristiyan aleminin en büyük kadın evliyası oldu. İsmini bütün evliyaların başına yazdrdı. Onun yaptığı bu işi başkaları da yapabilir. Mazimiz ne kadar kirli olursa olsun tövbe ederek kesin dönüş yaptığımız zaman önümüzde nur dolu, ışık dolu, kapılar açılır. Allah, büyüktür, Rahmandır, Rahiymdir. Allah tövbeleri affedicidir. Bizler de neden tövbe kapısından geçerek arınıp, temizlenmeyelim.


 


5-     Bazı ilişkilerinizin yarıda kaldığından, tamamlanamadığından bahsediyorsunuz. Efendim, kadın, erkek ilişkileri dünyada en hassas, en ince, en kırılgan bir yapıdadır. Çok ama çok dikkatli olmalıyız. Ben kırkdört yıllık evliliğimde Rana Hanımın önünde bir kere ayak ayak üstüne atarak oturmadım. Onu kızdıracağım, inciteceğim diye ödüm koptu. Bir kere Rana’nın doğum gününü, evlilik günümüzü unutmadım. Her 7 Mart günü evliliğimizin yıldönümünü kutlar, ona hediyeler alırdım. Şair Necip Fazıl Kısakürek, “Bir Adam Yaratmak” piyesinde şöyle der:


“Kadınla erkek arasında öyle hassas bir cazibe muhiti var ki, en olmayacak sebeplerle bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır”. Artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemez”. Efendim, cevaplarım burada bitiyor. Yeni maillerinizi bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Aşk bekleyiştir Yazan Ender 2222
Cvp: Aşk bekleyiştir Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]