Sevgili Babacigim,
Güzel bir Cuma gununden sevgi ve selamlar gönderiyorum. Uyku tutmadı yine bu sabah. Çayımı demledim, penceremin önüne yerleştim. Gün doğuşunu, güneşin turuncu ışınlarının denizdeki aksini seyrederken düşüncelere daldım gittim.
Bazen düşünüyorum da insan olmak zor zanaat.. İnsan topluluğunun içinde yaşamak, diğer insanlarla güzel geçinmek, kimseyi incitmemek, kimseden incinmemek…
Her insan başlı başına bir dünya… Bazen olaylara karşındakinin gözüyle bakmak , değerlendirmek ne denli güçleşiyor. Herkesin davranışlarını , düşüncelerini etkileyen o kadar çok sebep var ki.. Doğduğu zaman birlikte getirdiği genetik özelliklerinin üzerine, yaşadığı her an yeni bir şeyler inşaa ediyor.. Bebeklikten itibaren yaşadığı her olay onun kişiliğinde bir yapı tası oluyor.. Ve zamanla, içinde besleyip büyüttüğü kişiliği, varsa inancı onun toplum içindeki davranışlarını biçimlendiriyor. Ne tek başına genler sorumlu, ne tek başına aileden aldığı eğitim, ne de inancı.. Hepsi öyle derin bir etkileşim içindeler ki.. Üstelik her şeyin doğrusunu bilmek de yetmiyor.. O benlik , o nefis var ya her yerde zorluyor insanı.. Doğru bildiğini uygulama noktasında bir iç savaş yaşanıyor … Hani çizgi filimlerde görürsünüz , benim çok hoşuma gider.. Bir insan tam önemli bir karar aşamasındadır ki , basının iki yanında minik bir melek ve minik bir şeytan belirir. Melek doğruyu ve güzeli söyler ona yönlendirmeye çalışır, Şeytan ise ha bire kötü yönde aklını çelmeye çalışır. Hepimiz her an bu çatışmalar içinde değil miyiz aslında..
Davranışlarımıza ne kadar dikkat edersek edelim, ne denli hassas olursak olalım, insanlara ne denli değer verir ve onları üzecek yanlış bir şey yapmaktan sakınırsak sakınalım yine de kendimizi insanoğlunun bazen hiç beklenmedik tepkilerinden kurtaramıyoruz.. Daha dün bir arkadaşla bu konuyu uzun uzun konuştuk. Kesinlikle çok iyiniyetle yaptığı bir davranış sonucu yanlış anlaşılmış ve üzüntüye boğulmuştu.. İstemeden birinin incinmesine sebep olduğu için acı çekiyordu ... Sanki biz daha hassas ve ihtimamlı davrandıkça olaylar daha da üzerimize geliyor.. Biz kimseyi kırmamak için çabaladıkça , karşımızdakiler olmayacak şeylerden beklenmedik sonuçlar çıkarıyorlar..Dedim ya insan olmak zor zanaat..
Hani Yunus ‘un dediği gibi
Bir çeşmeden akan su
Acı , tatlı olmaya..
İnanıyorum ki dünya hayatı bir sınav, hem de zorlu, çetin bir sınav . Her bir olan olayda çıkarılacak bir ders var. Başımıza umulmadık bir olay geldiğinde demeliyiz ki ; kısmetimde bu maruz kaldığım durum da varmış demek .. Hesaplaşmalıyız kendimizle, Eğer biz sebep oldu isek düzeltmeliyiz hatamızı , özür dilemeyi bilmeliyiz, eğer vicdanımız rahat ise , niyetimiz iyi ise ama yanlış anlaşıldı isek o zaman Rabbime emanet bundan sonrası,
Hoştur bana senden gelen
Ya hilat u yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Diyebilmeliyiz ...
En dogrusu insanlardan bir şey beklememeyi öğrenmeliyiz… Çünkü biz ne kadar iyi ve özenli davrandıysak karşı taraftan aynı hassasiyeti, düşünceyi bulamadığımız, hatta tam aksine hoyrat davranışlara maruz kaldığımız oluyor. İşte o an insan istemese de, içi acıyor. O yüzden iyilik yap denize at misali ... Biz bize yakışan , inandığımız ve Rabbimizin emrettiği şekilde doğru dosdoğru , ince , düşünceli , sevgi dolu olmalıyız. Arif olan anlar.. Zaten insanlara söyleyebildiklerimiz onların anladıkları kadardır… Eğer aynı şekilde karşılık görürsek mutlu oluruz. Aksi halde de bir beklentiye girmediğimizden kırılıp üzülmeyiz.
Herkes kendi davranışlarından sorumludur değil mi? .. Bizim imtihanımız bizim davranışlarımızdan.. Karşı taraf niye öyle yaptı diye sorulmayacak bize, sen niye böyle yaptın diye sorulacak..
Hayatı hep başkaları ne diyecek , ne söyleyecek ne düşünecek, beni nasıl değerlendirecek, beni beğenecekler mi, diye düşünüp yaşamaya çalişmak ne acıdır .. Ya da hep, ben bunu isterim, ben bunu doğru diyorum, ben bunu yap dedim, ben en iyisini bilirim diye yaşamak…Rabbim korusun ...
Evet bu dünya hayatı zor bir imtihan. Zor ama cevap anahtarı olan , hatta kitabı açık yapılan bir imtihan. Yüce kitabımız Kur'anımız elimizde her an , bakmak okumak anlamak, uygulamak serbest . Peygamber Efendimiz SAV’in hadisleri , davranışları, hayatı önümüzde ... Örnekleri bakıp incelememiz isteniyor bizden... Zor ama çok adil bir imtihan değil mi?
Çözüm ise yüce Yaratıcımızın dediği ve istediği gibi yaşamak ve davranmak..
Büyük İslam alimi ustad Bediüzzaman’ın dediği gibi AMELİNİZDE RIZA-İ iLAHi OLMALI, EĞER O RAZI OLSA BÜTÜN DÜNYA KÜSSE EHEMMİYETİ YOK, EĞER O KABUL ETSE BÜTÜN HALK REDDETSE TESİRİ YOK
Biz bizim üzerimizde oyunlar oynayan ve bize kötülüğü dokunanlara karşı aynı şekilde karşılık vermeyeceğiz. Çünki altın olanın muhatabı hiçbir zaman teneke olmamıştır. Altın olan en azından elmasla aynı kefeye koyulmaya çabalamalı ve umut etmeli ki değerine değer katılsın. Bu arada içine düşülmemesi gereken yanlış , belki de kötü olanı küçümsemek olur Unutmayalım bugün iyi olan biziz ama yarın kötü olan da bizden başkası olmayabilir.. İnşaallah Rabbim gönül gözümüzü her daim açık etsin, bizi bir an nefsimizin eline bırakmasın ve içimizden insanlara karşı, tüm yaradılmışlara karşı sonsuz sevgi ve muhabbeti eksik etmesin. İçimizdeki o Allah rızası için sevgi kapısı açılmadıktan sonra , tüm insan üzerine söylenenler, yazılanlar , okunanlar boş ve biçare kalır… İmandan başka hiçbir güç bizim bu acımasız yaşam kargaşasında, bu insan kalabalığında yara almadan , tökezleyip düşmeden, yıkılmadan mücadele etmemize yardımcı olamaz..
Bu güzel Cuma sabahında sizlere 99 esma 99 dua dan bir bölüm ile veda ediyorum.
Ya Cebbar!
Sen ki mağrurları gururlarına esir eylersin
Sen ki kibirlenenlerin boynuna kibirlerini tasma eylersin
Sen ki zor kullanıp zulmedenleri vicdanlarının pençesine hapsedersin
Bir sineği vasıta eyle de Nemrutlardan kurtar beni
Bir asayiıvesile eyle de firavunlara galip getir beni
Ebabilleri gönder de Ebrehlerin fillerinden koru kalbimi
Nefsimin beni isyana zorlamasına izin verme
Aklımın beni saptırmasına geçit verme
Hep itaat üzre sabit kıl beni
Ya Hakk!
Ancak sana yönelmek kuluna haktır
Kıblenden saptırma beni
Ancak sana edilen dualar kuluna haktır
Mahrum bırakma beni
Ancak senden dilemek kuluna haktır
Sahipsiz bırakma beni
Ancak sana dayanmak kuluna haktır
Çaresiz bırakma beni
Ancak sana varan yollar kuluna haktır
Yoldan çıkartma beni
Her şeyden çok seni sevmek kuluna haktır
Yetim bırakma beni
Bela hakkımdaki hükmüne, Haktır
Ya Rabbi hak ettiğimle değil lütfunla ağırla beni
Amin !
Rabbim her daim yar ve yardımcımız olsun.
Sevgi ve muhabbetle dualarimla ellerinizden opuyorum...
Özden