Sayın Çetin Dikmen,
16.1.2007 tarihli mailinizi aldım. Efendim, günümüzdeki hakkaniyeti, eşitliği, özgürlüğü, bağımsızlığı, memleket menfaatini ayaklar altına alan, vatan topraklarını, fabrikaları, bankaları haraç mezat, çılgınca, aptalca, manyakça satılışı karşısında sol omuzunu iki santim yukarı kaldırıp, “bana ne, bana ne” diyen zihniyet karşısında Atatürk’ten vermiş olmuş olduğunuz örnek gözlerimi yaşarttı. İşte dedim, devlete sahip çıkan insan. İşte devlet kavramı. Geçen gün televizyonda bir devlet adamı Halkbank’ın satılışı için “ne olacak” diyordu, “ha Türk almış, ha gavur, ne farkeder?”. İşte bu zihniyet, vurdumduymazlık insanı çıldırtıyor. İnsanı ekmeğini yiyemez, suyunu içemez, birkaç saatlik uykusunu uyuyamaz hale getiriyor. Allah belasını versin Avrupa birliğinin, Allah belasını versin IMF’nin. Ağzı viski kokan, domuz kokan bir takım adi, aşağılık diplomat bozuntuları bizi adam yerine koymuyor, bizi aşağılıyor, bizi hor görüyor, bize hadi canım sende diyor. Vatanını, bayrağını, toprağını aziz ve mukaddes bilen insanlar çıldırıyor, kahroluyor. Ama ne yazık ki bugün için elimizden birşey gelmiyor. Ağlayarak dua ediyoruz, “Yarabbi diyoruz, Yarabbi, hayatlarının baharında filiz gibi delikanlı iken, toprağı için, bayrağı için, kanını döken, canını veren şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine bir sahip gönder, Yarabbi”.
Kıymetli Çetin Bey, gösterdiğiniz milli duygu, Atatürk sevgisi ve hassasiyeti için çok teşekkür eder, yeni maillerinizi bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :