Sevgili Babacığım,
Saygıyla ellerinizden öper, dualarımla birlikte müsaadeniz olur ise paylaşmak isterim.
Muhyiddîn-i Arabî hazretleri vasıyyetinde buyuruyor ki: “Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse. Her şeyden önce sana lâzım olan, sana kendi ayıb ve kusûrlarını gösterecek, seni nefsine itâattan kurtaracak bir üstâd (hoca) lâzımdır. Şayet böyle bir zâtı aramak için uzak memleketlere gideceksen, sana ba’zı nasihatlerde bulunayım. O zâtı bulduğun zaman, onun huzûrunda, yıkayıcının elindeki meyyit, (ölü) gibi ol. (Çünkü meyyit, yıkayıcının irâdesine göre hareket eder. Yıkayıcı onu istediği tarafa çevirir. Meyyit, yıkayıcıya asla i’tirâz etmez.) Sakın hatırına o zâta karşı i’tirâz gelmesin. Hâlini ondan gizleme ve onun yerine oturma. Elbisesini giyme. Onun huzûrunda, kölenin, efendisinin huzûrunda oturuşu gibi otur. Sana emrettiği şeyi yap. Sana emrettiği şeyi iyice anla ve iyi öğrenmeden o işin peşinde koşma. Ona bir rü’yânı veya başka bir hâlini arz ettiğin zaman, ona cevâbını sorma, ona düşman olandan Allah için uzak dur. O düşman ile beraber olma. Arkadaşlık etme. Hocanı seveni sev ve ona yardımcı ol.
Sizi çok ama çok seviyoruz, sizi seveni de seviyoruz.
Saygılarımla,
Güler