Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Yaşanmış bir hikaye
Gönderen : Cahide
Tarih : 11/14/2013 12:46:50 PM


 


Canım Babacığım, Kıymetli Dostlarım,


Hayırlı güzel günler dileklerimle, okumuş olduğum biraz uzun ama okurken gözyaşlarımı tutamadığım ibret alınacak “Yaşanmış bir hikayeyi”  Siz değerli Büyüğümüz ve Dostlarımızla paylaşmak istedim…


 


 “Bu Yıl Hacca Gitmiyorum”


Vakit gece yarısı… Ortada ses seda yok…Uzaktan bir iki köpek havlaması duyuluyor o kadar. Rıfkı amcanın yüreği kıpır kıpır… Akşam üzeri hac işlemini birlikte yaptırdığı müstakbel hacı arkadaşlarıyla vedalaşmış, evine gidiyor. Birkaç gün sonra Allah nasip ederse mukaddes topraklara doğru yola çıkacaklar… Bu duyguyu ailesi ve çocuklarıyla paylaşmak için aceleci…


Tenha sokakta ilerlerken, loş ışığı henüz sönmemiş bir evin önüne geldiğinde pis bir koku burnunun direğini kırıyor. Öyle pis koku ki, midesi bulanıyor.


“Üüfff! Diyor gayri ihtiyari, “Bu ne pis bir koku Allah’ım. Leş kokusu bu be…


“Koku sebebiyle sağına soluna bakınırken loş ışıklı pencereden bir ses duyuyor ağlamaklı:


-Anne pişmedi mi daha?


Durup içeriye kulak kabartıyor. Duyduğu ses yüreğini dağlıyor:


-Az daha sabret yavrum. Az kaldı.


Bir başka çocuk sesi. Diğer kardeşi olmalı.


-Anne çok acıktım.


-Tamam oğlum pişiyor işte.


Pis koku insanın midesini bulandırıyor. Öğürmemek için çaba gerek. Peki yavrularını teselli etmek isteyen annenin sesindeki mahzunluğa ne demeli… Rıfkı amca duramıyor:


“Ben altmış yaşıma gelmiş bir ihtiyarım. Merak ettim yahu. Bir gidip soracağım.” Diyor kendi kendine.


O zamanlar terör nerde, öyle anarşist nerde? Kimin aklına gelir art niyet… Üstelik biraz araştırsan herkes birbirini tanır. Hele Rıfkı amca ki, Erzurum’da bilmeyen çıkmaz.


Biraz da bu cesaretle burnunun direği kırılsa da çalıyor kapıyı. Bir iki tıklatıyor tabii. Sonunda kapı çekingen bir şekilde gıcırtıyla açılıyor. Tamam işte, o leş kokusu içerden geliyor. Ama artık merak, kokuyu bastırmıştır. Kapı aralandı işte. Gencecik bir gelin. Otuz otuz beş yaşlarında. Yüzüne yaşmak denilen cilbabını çekmiş kapı aralığından soruyor:


-Kim o?


-Benim kızım, ismim Rıfkı


-Ne istersiniz?


-Yoldan geçiyordum. Sesler duydum. Halinizi merak ettim yavrum. Müsaade ederseniz bu meraktan kurtulmak istiyorum.


            O esnada zaten çocuklar da annelerinin eteğinden tutarak kapı aralığından bu meçhul adama bakıyorlar, niçin geldiğini anlamak istercesine…Rıfkı amca üstleri başları loş ışıkta bile perperişan olan bu çocukların halini görünce koyuveriyor kendini. Dünyası allak bullak oluyor. Ne haccın sevinci kalıyor yüreğinde, ne az önceki manevi heyecan. O yürek şimdi bir sorumlulukla sarsılıyor. Bir mümin olarak, bu gece vakti iki küçük çocukla bu tenha sokakta loş ışığın altında hayat mücadelesi veren bu sahipsiz genç kadının halinden sorumlu hissediyor kendini.


-Kimin kimsen yok mu kızım?


-Yok amca. Kocam öleli iyice naçar kaldım.


-Evine misafir olabilir miyim?


-Buyur gel ama…


Cümlenin sonundaki “ama”nın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor Rıfkı amca. “ne oturtacak misafir odam var, ne ikram edecek bir kahvem” denilmek isteniyor.


Ne fark ederdi ki, Rıfkı amca ne misafir köşesine kurulmak ne da kahve içmek istiyor. Onun tek derdi bu kimsesiz ailenin halini öğrenmek.


Öğreniyor tabi. Yüreği kıyım kıyım kıyılarak öğreniyor. Kapıdan içeri girer girmez dayanamayıp soruyor:


-Kızım bu pis koku ne Allasen.


Susuyor genç kadın. Dudakları titriyor. Gözlerinden aşağı inen yaşları fazla saklayamıyor. Başını kaldırıp şöyle bir bakıyor, gece yarısı belki de Allah tarafından gönderilen nur yüzlü ihtiyara.


-Söyle yavrum çekinme söyle.


-Ölmüş köpek eti amca…


Ardından hıçkırıklarını koyuveriyor anne. Başını Rıfkı amcanın omzuna koyup babasına sarılır gibi çaresizliğini anlatıyor:


-Çocuklarım aç amca. Kimsem yok. Ne yapaydım? Kime gideydim…


Rıfkı amca taş mı sanki? Kim dayanır o hale? Koskoca adam, çocukluğundan beri ilk kez hıçkırarak ağlıyor, hem de çocuklar gibi:


-Allah’ım affet…Allah’ım affet!..


Çocuklar melül mahzun annesiyle birlikte ağlayan ak saçlı adamın yüzünden aşağı süzülen yaşlara bakadursunlar, Rıfkı amca ani bir kararla anneyi omzundan tutuyor:


-Tamam kızım, artık ben yanındayım. Sen benim kızımsın, bunlar da torunlarım. Hemen indir o leşi ocaktan. Bekleyin ben yarım saate kalmaz gelirim.


Kimsede konuşacak hal yok. Rıfkı amca kapıdan çıkar çıkmaz, ardından atlı kovalarcasına koşuyor. Hem koşuyor hem söyleniyor:


-Hacca gitmiyorum bu sene… Hacca gitmiyorum… Allah’ım affet… Hacca gitmiyorum…


Kendi evine vardığında evdekilerin yüreği ağzına geliyor. Eyvah, babalarına ne oldu? Öyle ya Rıfkı amcanın göğsü körük gibi inip kalkıyor.


 


-Baba, bu ne hal.


-Hemen dediğimi yapın!


-Tamam da baba?


Ardından talimatlar yağdırıyor herkese:


-Hanım, kullanmadığın ne kadar tabak çanak varsa hepsini çıkart. Yastık yorgan, halı kilim ne varsa çıkartın.


Bu telaş üzerine Rıfkı amcanın diğer çocukları da başına üşüşüyor. Ama baba bu. Kimsi bir isteğini ikileyemez. Öyle bir saygı var o zaman. Rıfkı amca, hem ağlıyor hem oğluna kızına torunlarına emirler yağdırıyor tatlı tatlı:


Sen badana boya için kireç vs tedarik et; sen keser çekiç çivi falan ayarla. Sizler yastık yorgan çarşaf çıkartın. Sen un yağ şeker gibi erzak hazırla… Haydi hemen yola çıkacağız!


“Eyvah” diyor aile, “Rıfkı amca hac sevdasıyla aklını oynattı. “Çünkü gece gündüz hac için hazırlık yapan bu adam birden ne oldu da bu hale geldi? “Tamam bu iş burada bitti” diyor aile. Ama bakalım ne olacak?


Yarım saat sonra baba önde, yastık yorgan, mala çekiç, tencere tabak, ailesi ardında.


Rıfkı amca yine aynı heyecanla kapıyı tıklatıyor.


“Geldik yavrum, geldik!”diyor.


Rıfkı amcanın ailesi gördüğü manzara karşısında şaşkın. Herkes nerdeyse küçük dilini yutacak. Ama az sonra işin sırrı anlaşılıyor. Bu kez görev taksimatı hemen aracıkta yapılıyor. Mağdur anne ve çocukları hemen Rıfkı amcanın evine misafir olarak götürülüyor. Çocukların yemekleri hazırlanacak. Güzelce yıkanıp temizlenecek ve karınları doyurulacak. Orda kalanlar da kadıncağızın evini oturacak hale getirecekler.


Sabaha kadar evin altı üstüne getiriliyor. Biri kapıyı pencereyi tamir ediyor. Biri boyayı badanayı başlatıyor. Yastıklar yorganlar yerleştiriliyor. Kilimler seriliyor. Ev sabaha bayram evi gibi hazırlanıyor. Üstelik o gürültüyü ne bir komşu duyuyor, ne kimse rahatsız oluyor, hayret!..


Sabah ezanlarıyla birlikte her şey tamam… Rıfkı amca ertesi gün huzura kavuşmuş, belli… Sakinleşmiş halde, çocukları tekrar evinde ziyaret ediyor. Erzak getirilmiş çuval çuval… Ayrıca hacca gitmek için ayırdığı parayı da genç anneye teslim ediyor.


-Amca Allah senden razı olsun. Allah gönlüne göre versin.


Birkaç gün sonra… Hacı adayları yola revan oluyorlar…Rıfkı amca arkadaşlarını yolcu ederken bir garip halde. O mübarek topraklara gidemediği için yüreği buruk. Gerçi çaresiz bir annenin imdadına yetiştiği için de huzurlu. Bu garip duygularla yol arkadaşlarını uğurlayıp, mahzun bir şekilde arkalarından el sallarken, Rıfkı amcanın çocukları, babalarının bu haline doğrusu çok üzülüyorlar.


İki buçuk ay boyunca hacdan dönen arkadaşlarının yolunu gözlüyor Rıfkı amca. Hiç olmazsa onlardan dinleyecek o mübarek yerleri…


Ama Rıfkı amcanın ailesi bir kere daha şaşıracak. Çünkü hacdan dönen arkadaşlarının soluk aldığı ilk yer Rıfkı amcanın evi. Herkes Rıfkı amcaya gelip, hürmetle elini öpmek için eğiliyor. Rıfkı amca bile şaşkın:


-Hayırdır, hacdan dönen sizsiniz. Ben size gelecekken?


-Sen oradaydın. Bizden sonra nasıl gittin? Bizden önce nasıl döndün Hacı Rıfkı?


-Yanılmış olmayasınız.


-Nasıl yanılırız Hacı Rıfkı, Bize bu yeşil akikleri hediye vermedin mi?


Rıfkı amcanın buğulu gözleri uzak ufuklara dalıp giderken, hacı arkadaşları hala, ellerindeki yeşil akikleri Rıfkı amcaya gösterip onu inandırmaya çalışıyorlardı. (Ünal Bolat arşivinden)


 


 


Sonsuz Hürmetlerimle ellerinizden öpüyorum…


Cahide


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Yaşanmış bir hikaye Yazan Cahide
Cvp: Yaşanmış bir hikaye Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]