Sayın Şükrü Öztürk,

26.4.2014 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, dünyada anlaşılması en güç varlık insandır. Hele bu insan kadınsa anlaşılması daha da zordur. Hemen bir yılda tuşa gelmen beni çok düşündürdü. Ben kırk dört yıl evli kaldım. Çağın en güzel evliliğini yaşadım. Hiçbir zaman eşime şunu şöyle yap, bunu böyle yap demezdim. Onda hangi güzelliği, meziyeti görmek istiyorsam, kalabalık bir ortamda sanki o vasfa sahipmiş gibi anlatırdım. Mesela eşimin yemeği abdestli olarak pişirmesini istiyorsam başkalarına “Rana,” derdim, “abdest almadan bana bir çorba bile pişirmez.” Değerli yavrum, kadınların kalbini kazanabilmek için daha nice ince yollar vardır. Düşüne düşüne bunları bulursun. Mesela onu başkalarının önünde onore et, iltifat et. Kırk dört yılda eşime her Allah’ın günü “Rana, seni çok seviyorum” dedim. Bir tek gün buna ara vermedim. Bana öyle geliyor ki sen eşine karşı, onun yüzüne karşı hatalarını söylüyorsun. Bundan daha kötü bir şey olamaz. Bunları çok ince yollarla söylemen gerekir. Yukarıda izah ettim. Mesela hangi özelliği görmek istiyorsan başkalarının önünde o özelliğe sahipmiş gibi göstereceksin.

Kıymetli yavrum, bunların dışında lütfen eşinle olan ilişkilerin konusunda daha tafsilatlı bilgi ver ki ben de sana doğru yolu gösterebileyim. Mesela ailenle arayı niye açtınız? Bunun gerçek sebebi neydi?

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :