Sayın Gülşah Mungan,
29.1.2007 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, mailin beni çok sevindirdi. Eksik olma. Çalıştığın işyerine ait bazı gözlemlerini yazmışsın. Yavrum, sana şunu söylemek isterim. Beşeri münasebetler şimdiki tabiriyle insanlar arası ilişkiler diyebiliriz ki hayatın en önemli yönü. Birçok insanı karamsar yapan, birçok insanı canından bezdiren, bazı insanları intihara kadar sürükleyen hep beşeri münasebetleri iyi ayarlayamamak oluyor. Bazı kimseler verilen selamı bile almıyorlar diyorsun. Onlar aslında kötü insanlar değil. Onlar hayat karşısında paniğe uğramış, korkak, ürkek, zavallı insanlar. Ufacık kafalarına göre kaçış mekanizmasıyla hayatın realitesiden uzaklaşıp kurtulduklarını sanıyorlar. Bunlar o kadar zavallı insanlar ki hayatın güzelliklerinden, insanın yüceliklerinden öyle mahrum kalmışlar ki, onlar yaşamıyorlar, sürünüyorlar. Biz, niye onlara göre kendimizi ayarlayalım. Bir kimse düşün pencerenin önünde oturuyor. O sırada sokaktan bir köpek havlayarak geçiyor. Şimdi o kimsenin pencereyi açıp başını uzatıp köpeğe hitaben “hav hav” demesi mi lazım? Başkaları bize selam vermeyebilir, verdiğimiz selamı almayabilir, ama bundan bize ne? O, bu kabalığı, bu terbiyesizliği, bu saygısızlığı yapmışsa ben niye ona uyayım? Herkes kendi cebinden harcar. Bana düşen vazife yedi milyar insan kardeşime sevgiyle, saygıyla selam vermektir. Ben, insan olarak, kendisine saygısı olan bir kimse olarak buna mecburum. Ama o böyle düşünmeyebilir. İstediği gibi hareket etsin. Bazıları buna itiraz ediyorlar. Ben kendimi ezdirmem, çiğnetmem diyorlar. Ben öyle düşünmüyorum. Oturduğum apartmanda yaşayan bir kimse var. Hep ben ona selam verdim. O başını çevirdi. Yılmadım. Selam vermekte devam ettim. Nihayet bu sene lütfetti, tenezzül etti, o da selam vermeye başladı. Yunus Emre diyor ki
“Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi işi
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim”
Demek ki önemli olan hayat karşısında benim verdiğim sınav. Başkaları şöyle demiş, böyle demiş, şöyle düşünmüş, böyle düşünmüş, bunlardan bana ne?
Aman yavrum, yaşadığımız hayatın her bölümünde son derece uyanık, dikkatli olmak zorundayız. Yoksa çok şeyler kaybederiz. Bizim, başkalarını yargılayarak, eleştirerek kaybedilecek zamanımız yok. Her anımız kıymetli. Bu nedenle şu şunu yaptı, bu bunu yaptıyı bırakıp kendimiz hergün daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele gitmek zorundayız. Bu son derece önemli. Yarın, Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman, kimsenin hesabı kimseden sorulmayacak. Herkes, kendi faturasını ödeyecek.
Sevgili kızım, hayat güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel. Bizler, bu hayata yeni güzellikler katalım, iç dünyamızı güzelleştirelim, zenginleştirelim. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu
“İnsan alemde insanları sevdiği müddetçe yaşar.”
diyor. Hayattaki en önemli görevimiz insanları sevmek ve onlara faydalı olmaya çalışmaktır. Parolamız hep bu olsun. Haydi, ileriye, güzele, doğruya, iyiye doğru gidelim. Selam, sevgi, saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yalnızlığın mis kokmalı Yazan Gülşah Mungan
Cvp: Yalnızlığın mis kokmalı Yazan Sabri Tandoğan