Konu : Sayın Melek Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen :
Melek
Tarih :
11/4/2014 12:33:42 PM
Sevgili Sabri Tandoğan Bey babacığım
Sizin muhterem zatınızın ve Gönül sohbetlerini takip eden tüm kardeşlerimin geçte olsa Hicri yılbaşısını kutluyor, aşura gününün hatırlattığı elem ve kederden ve birçok nebinin bugünde kurtuluşa erdiği badireler, musibetlerden uzak günler, haftalar, aylar yıllar diliyorum.
Canım annem uzanmış yatağında Sizin tavsiye ettiğiniz gibi başını okşadım, sevdim, benim vermeme izin verilen ilaçlarını verdim, onu bana bağışlaması için Yüceler yücesi Allah'a yakardım, niyaz ettim. Kaç gündür yorgunluk ve halsizlikten takip edemediğim Kuran-ı Kerim ve Hadis-i şeriflerden sonra hayat rehberim olan bu web sayfasını okuyayım dedim ve ben de sizlerle en sevdiğim şairlerimizden biri olan (Fetih ve Bayrak şiirleri ile her Türk'ün gönlünde yer eden) Arif Nihat Asya'dan bazı çok sevdiğim şiirleri paylaşayım istedim. Zihin yorgunluğundan unuttuğum mısralar olmasın diye internetten aynen kopyaladım ama bu şiirler ve bana hissettirdikleri o kadar özel o kadar nadide ki anlatamam İnşallah sizlere de bu mübarek günün hürmetine gönül ferahlığı olurlar. Tertemiz duygularla elinizden öper cümle gönül sohbetleri okuyucusu kardeşlerime selam ederim, annemin ve benim dualarınıza çok ihtiyacımız var. İstanbul'lu Melek
Tanrıya Sesleniş
"Elsizlere el, dilsizlere dil ver yeniden,
Lutfet, bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım,
Avcunda bu dünyaya şekil ver yeniden"
Masallarla
"Benim de bir annem olsa annemin
Beşiğini seve seve sallardım;
Gülse güller açılırdı içimde
Ve ağlasa inci inci ağlardım.
Işılda ey mavi saray ışılda:
Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar...
Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün,
Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var.
Sesler gelir sarnıçların dibinden:
-Çıkayım mı, çıkayım mı?
Çık da gör!
Bir yakılmış, bir yıkılmış yerdeyiz...
Daha neler yıkacaksın yık da gör!
Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat İki iğne bir çuvaldız boyu yol... Söyle anne: Neye yarar, niçindir Demir çarık, demir asa, demir kol? Oğlun oldum ey anneler annesi...
Türküce de masalca da bilirim,
Şehnişinden sarkıtırsan saçını
Saçlarına tırmanarak gelirim."
Yoğuz
"Yoksa şu yaprakta Yavuz
Yoksa şu sayfada Oğuz
Biz de yoğuz, biz de yoğuz
Elimizden siz tutunuz İmdadımıza koşunuz
Daha çoğuz, daha çoğuz
Kervanımız dizi dizi
Bırakma Yarabbim bizi
Bizler yalnız sana kuluz..."
Kalk Yiğitim!
"Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı...
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı...
Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı.
Tulgalı, tulgasız başlar alayı...
Kanadlı, kanadsız kuşlar...
Aşılmamış dağlar, çıkılmamıs yokuşlar...
Dağları, tasları akar sulariyle
Şu tanıdık toprakta
Bir büyük dünya parçası
Fatihini aramakta.
|