Muhterem Efendim,Kıymetli Büyüğüm;

Zat- ı Alinizi uzun süredir aramamış olmanın mahcubiyeti içinde dün size tlf açtığımda yine o ruhumu okşayan sesinizle içimin ferahladıgını, bir kuş gibi hafiflediğimi hissettim..Allah sizden razı olsun....

"Bir melek mi yoksa bir insan mıydı ,hala çözemedim "diyerek büyük muhabbetinizi ifade ettiğiniz Rana Hanıma da tekrar rahmet diliyorum...Onu anma programında bulunmayı ne çok isterdim...Malumu aliniz,gönüller bir olduktan sonra mesafelerin önemi yoktur...Lutfen gelmiş gibi kabul ediniz...

Efendim,zat-ı alinize bir hususu arz etmek isterim...

SABIR VE ÜMİT konusu...Malumunuz hayat yolu bir dizi engebeler de içeriyor..İnsan bazen zorlanıyor..Gerek içsel gerek dış dünyadan kaynaklanan şartlar yoruyor insanı...İşte bu durumlarda bizim için sabır sanıyorum can simidi...

Takıldıgımız konu şu;Ümidi yitirmeden nasıl sabredeceğiz?..
"Bıçak kemiğe dayandı" cümlesi ile ifadesini bulan; sorunların zirveye çıktıgı ve çıkış kapıları hep kapalı imiş gibi görünen durumlarda moralimizi nasıl yüksek tutacağız?..."Hiylesi(çaresi) olmayanın hiylesidir sabır" diyor bir kelamı kibarda...Merhum Munır Baba da bu kelamın üzerinde çok durmuş...

Sabır ve ümit konusunu engin tecrübenizden dinlemek ve okumak isteriz...

Vefa noktasındaki kusurumuzu bağışlamanızı diler,en derin hurmet ve muhabbetlerimi sunarım...

MEHMET DOĞRAMACI

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :