Konu : Edep, bir tac imiş Nur-u Hüdâ'dan...
Gönderen :
"Nisan"
Tarih :
3/17/2015 8:18:07 PM
Sevgili hocam, Size sonsuz sevgilerimi sunarken face te gördüğüm oturarak çektirmiş olduğunuz fotoğraftan duyduğum mutluluğu tarif edemeyeceğimi bildirmek istiyorum.Allah size afiyetler versin ve başımızdan eksik etmesin..
Hocam güzel ve düşündürücü bir makaleden bir kesiti sizinle ve gönül dostlarıyla paylaşmak istedim.Gerçektende çok şeye sahip olmanın aslında bir bağımlılık olduğunu ve gerçek özgürlüğün yollarını anlatan çok güzel bir yazı
AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak var: Bir Hindistan cevizi oyuluyor ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanıyor. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılıp oradan içine tatlı bir yiyecek konuyor. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklükte oluyor. Yumruk yaptığında ise elini dışarı çıkaramıyor. Maymun tatlının kokusunu alıyor, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokuyor ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksız olduğundan sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmıyor. Avcılar geldiğinde maymun çılgına dönüyor, ama kaçamıyor. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yok. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiş durumda. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmak. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlü ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülüyor...
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuz. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmak.
Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:
- Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak...
- Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10–20 kat büyük evlere sahip olmak...
- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak...
- Okumadığımız kitaplara sahip olmak...
- Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak...
- Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak...
- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; deyim gerekiyorsa yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak...
- Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak veya sahip olduğumuzu sanmak…
- Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar...! İşte tüm bunları o maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz?
EVET Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?
EVET Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya geldik. Bunu bir anlayabilsek... Açsak avuçlarımızı da kendimizi bir serbest bıraksak…
* Doç. Dr. Erol Erçağ
Not :Hocam yarın Beyazıt camii ni ziyaret etmek istiyorum Allah ın izniyle sizden ricam camii ve türbeleri ziyaret ederken nelere dikkat edip nasıl dua etmeliyiz.
Saygı sevgi ve hürmetlerimle
Sizi çok seven Nisan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Edep, bir tac imiş Nur-u Hüdâ'dan... Yazan "Nisan"
Cvp: Edep, bir tac imiş Nur-u Hüdâ'dan... Yazan Sabri Tandoğan
|