Sayın Hülya Hanım,
14.2.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, Rana Hanım için gösterdiğin duyarlığa çok teşekkür ederim. Ona da, kardeşine de Allah rahmet eylesin. Peygamberin şefaati üzerlerine olsun.
Kıymetli yavrum, hayat bir zevk, eğlence, keyif yeri değildir. Hiçbirimiz bu dünyaya gülelim, eğlenelim, zevk sefa edelim diye gelmedik. Hepimizin ayrı ayrı bir varoluş nedenimiz var. Hepimiz bir görevle yükümlüyüz. Tekamül etmek, ilerlemek, kalbimizi ve kafamızı temizleyip arı, duru bir hale getirmek, çevremize imkanlarımız oranında faydalı olmak asli görevimiz. Tekamül yolunda yetişebilmemiz için birtakım engeller çıkıyor. Bunlar yerine göre para sıkıntısı, hastalık, işsizlik, yanlış anlaşılma, iftiraya uğrama gibi birtakım durumlar. Bunların karşımıza çıkmasının birtek sebebi var. O da bizim tekamülümüz. Diyeceksiniz ki başka türlü tekamül olmuyor mu? Bana göre olmuyor yavrum. Kitap okumakla, fakülteler bitirmekle, birtakım akademik ünvanlara sahip olmakla insan, insan olamıyor, hazret-i insan makamına yükselemiyor. Anadolu’da çok söylenen bir söz vardır. Hikayesini hepiniz bilirsiniz. Yavrum, ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim sözü ne kadar anlamlıdır. Bunun üzerinde hepimizin uzun, uzun düşünmesi gerekir.
Rahmetli babaannemin olgun, kamil, yetişmiş, tekamül etmiş insanları anlatmak için kullandığı bir söz vardı: “Yavrum, derdi, o büyük adam, olgun adam. O kırk puşttan kırk muşta yemiş adam” derdi.
Hayat böyle yavrum. Bizler de acılar, ıstıraplar, sıkıntılar, çileler içinde yuğrularak iyilik yolunda, güzellik yolunda, doğruluk yolunda yetişmeye çalışacağız. Adam olmaya çalışacağız. Belli bir ekonomik düzeyde olmak, belli bir sosyal statüyü kazanmak mana yolunda fazla birşey ifade etmez.
Sana yürüdüğün asil, temiz ve güzel yolda üstün başarılar diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Tekamülün yolu ıstıraptan geçiyor Yazan Hülya
Cvp: Tekamülün yolu ıstıraptan geçiyor Yazan Sabri Tandoğan