.
MECNUNA SORDULAR LEYLÂ NİCOLDU?-1 (Leylâ'dan geçmek Mevlâ'yı seçmek)
" En güzel olan ALLAH aşkından başka ne varsa, can çekişmeden ibarettir, şeker yemekte olsa" buyuran Hazreti Mevlânâ; can çekişmeyi gönlünde sekinet, ruhunda huzur,sadrın da inşirah ilâhi seziş, duyuş,istiğrak ve gözyaşlarının verdiği sonsuz haz tecellilerden yoksun olmayı acınası bir durum olarak anlatır. Bu aşktan mahrum fani, geçici aldatıcı dünyanın yaldızlı oyuncaklarıyla, gel geç sevdaları, vefasız aşklarıyla meşgul olanların iki dünyanın nimetleri de olsa ab-ı hayata hubb-i ilâhiye erişemeden gitmenin bir ebediyet iflası, talihsiz bir hal bir ziyan olarak görür .Kainatın varoluşu her şey aşktır Ona göre ve şöyle buyurur:
Anam aşk, babam aşk…
Peygamberim aşk, ALLAH'ım aşk, Ben aşk çocuğuyum...
Bu aleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim..." Cenab-ı Hakk bir yudumcuk ilâhi muhabbete öyle derin bir özellik bahşetmiştir ki, ondan nasib alan iki aleminde endişesinden kurtuluşa erer."Bizim Yunus'un:
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim,
Aşkın ile avunurum, Bana seni gerek seni…Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır diyen aşığın ...dediği gibi gönül zenginliğine erişen aşık Rabbine tevekkülle teslim olmuş, gerçek huzuru bulmuş her şeyden müstağni, kaygılardan ve endişelerden gamdan kasavetten de azade olmuştur. Ehl-i dünya mallarıyla ve çocuklarıyla öğüne dursun,makam mansıp sahibi makamında kibirlene dursun, alim ilmini artırma çabası içinde olsun,taat ehli taatiyle mağrurlana dursun, aşık ise sevgilisiyle vuslat demlerinin deruni hazzıyla her an başka bir hayret başka bir safada dır gönlü. O aşk ile mest nasiptar olan safi aşık, haset etmesi, hayır dilemeyle, ayıp kusur görmesi kusur örtmeyle, ayırması birleştirmesiyle yer değiştirir olmuştur. Her şey herkesin olsun yeter ki ben bunu kaybetmeyeyim muhabbetten düşmeyeyim derdi ile dertlenmektedir cennet cehennem mizan endişesinden de kurtulmuş " hoştur bana Senden gelen ister nuruna garket ister narına yeter ki sen den ayırma terennümüyle, gerçek hazineyi bulunca değerli ne varsa bırakmıştır. Bunu anlamayan günümüz molla Kasımları ise cenneti küçümsemiş diye Koca yunus'a dil uzatma cüretkarlığında bulunmuşlar dır. Allah'a aşık olan Yunus emre hazretleri " Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır "derken hiç cenneti küçümseyebilir mi? O Hak aşkının yüceliğini yanında Cemâlullâh yanın da her şey küçük kalır demek istemiştir bu sözüyle... İbrahim Ethem Hazretleri de " içimizde bulduğumuz bu sonsuz güzellik ve lezzeti krallar bilseydi onu almak için tüm hazinelerini feda ederlerdi. " Diye tarif etmiştir…..Yine Hazreti Mevlânâ :
""Bir aşk yüzünden elbisesi yırtılan kişi, hırstan ve ayıptan bütünüyle temizlendi. " Aşk bütün hastalıkların hekimi, kibir ve azametin ilacıdır. İnsanı yücelten, kemale erdiren noksanlarından arıtıp hazreti insan eyleyen aşkı-ı Hakikidir buyururlar… Kendine layık bir mekan bulup aşk ateşi maşuktan aşığa düşünce benlik elbisesi yırtılıp ego dağı yerle bir olunca, üstünlük davaları terk edilince...bu muhabbetle sarhoş ve zevkiyab olan aşığında kalbi haset, kıskançlık, kin, adavet,kibir, ucub, riya, şirk, hırs, tamah, yalan, dedikodudan halas olmuş kesafete ve zulmete dair ne varsa içinde bunlardan arınmış kalp sırrına ermiş hazineyi bulmuş ve devlete konmuştur.Ruh vücut ülkesinde yönetimi ele geçirmiş hakimiyetini ilan etmiştir. Artık dünyanın zenginliklerine,mücevherlerine evlerine,arabalarına nede ahiretin saraylarına ve köşklerine dönüp bakar olmuştur. Güzel aşık Vahdet meyinin cürasını maşuk elinden içmiş Onun güzelliğine hayran olmuş her nereye baksa Onun azamet ve tasarrufunu görür olmuştur .Artık insanlar ne der ne düşünürden kurtulmuş ne zemmetmelerine üzülür ne metih etmelerine aldırış eder olmuştur yalnızca Onun teveccüh ve iltifatına meyledip gönül vermiş mehâfet ve mehâbetle yüceliklere doğru süzülen bir zülcenâheyn olmuş "La mevcuda illâllah" diyerek Rabbini sena etmeye, zikretmeye, sevmeye, doyamamıştır. Zahiren kalabalıklar arasında olsa da, gayrısıyla kalbi alakayı kesmiştir. Bizim Yunus'ta "Aşk gelicek cümle eksikler biter " buyurmuştur.
(devam edecek...)