.
Cenab-ı Hakkın Selâmı, rahmeti ve bereketi mağribden maşrike kadar tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun Allah biz Müslümanları iki cihanda da aziz eylesin...
Sabri Baba hatıralarını ve sözlerini onu tanıyan, yıllarca ona talebelik etmişlerin anlatması yazması daha güzel oluyor... Kuran'ı Kerim'de yüce Rabbimiz takva sahipleri müttaki kullarını anlatırken " onlar varlıkta da yoklukta da infak ederler " Bu sözü anlatırken hep Sabri Baba'nın simit hikayesini anlatıyorum, insanlar öyle her şeyi dinlemezler fakat ne zaman anlatsam ilgiyle ve gözyaşıyla dinliyorlar insan hiç imkanı yoksa bir simit alarak iki çocuğu sevindirebilir. Geçen Cuma sohbetin de de anlattım yine aynı etkiyle yaşlı gözlerle dinlediler...bir sevgi ifadesiyle gencin intihardan vazgeçmesi ne anlamlıdır...Rabbin O güzel kulların düşünüyorum o güzel gönüllü kullarını zenginlik umursamaz bencil kibirli yapmaz malın da bir emanet olduğunu Allah yolunda sarfedilmesi gerektiğini unuttturmadığı gibi ; yoksulluk,Yoklukta vermeyi unutturmaz da vermek için çırpınır dururlar..
Kaç gündür yoklukta vermeyi derinlemesine düşünürken, aklıma Seyyid Ahmed-er Rıfai Hazretleri geldi ne güzel bir örnek;
Hazret kendisi mal biriktirmediği için dünyevi bir şeyi yok olmasına rağmen, İnsanlarla öyle güzel geçinirmiş ki herkese şefkatli bir baba gibiymiş tüm mahlukata karşı samimiyetle sevgiyle kucaklarmış.. Hiçbir şeyden katiyen öfkelenmez yumuşaklığı kemal derecesinde Müslümanlara daim hayır dua edermiş.. Kendisine sırtını dönene onu tekrar kazanmaya çalışır, kendisine kötülük yapanı affeder iyilikle hayırla mukabelede bulunurmuş " Bana kötülüğe karşı iyilik yapma vazifesi " verildi buyururmuş. Fakirleri doyurur, giydirir kendi çok hasta olsa bile başka hastaları ziyaret edermiş cenazelere katılır büyük küçük her gördüğüne karşıdan beklemeden hemen selâm verirmiş. Hasta ve ağmaların hizmetini görür banyolarını yaptırır çamaşırlarını yıkar onlarla yarenlik eder dua talep edermiş onlardan, ağmaların elinden tutar gideceği yere kadar iştirak eder evlerine kadar tekrar mukabele edermiş. Geceleri Dicle kenarında durur, aciz birini görse onu sudan geçirir, fakirlerin evine yiyecek taşır kendini tanıtmazmış su tulumunu suyla doldurur fakirlere dul hanımlara muhtaçlara götürür dağdan odun toplar yine bunu da aynı kişilere verirmiş.
Kendisini talep eden kişilere nereye gidiyoruz ne için bile sormadan yanına düşer ve yürürmüş beni neden çağırıyorsun bile demeden, insanların neşesi ile neşelenir kederi ile de kederlenirmiş; insanları daima hayır üzere olmaya ve güzel ahlaka teşvik edermiş.. Bir kelâm edeceği vakit iyice düşünür tartar söylemekte hayır varsa söylermiş.. Hoşlandığı şeye tebessüm eder kahkahayı mekruh sayarmış.. Dünyevi menfaat getiren şeylerle uğraşmaz , daim mahsun ömürden azıcık kaldı der bir beyit okurmuş :
" Ey nefesleri sayılı olan kişi, sayıların tamamlanacağı gün yakındır. Şüphesiz yarın gecesi olmayan bir gündüz ya da gündüzü olmayan bir gecedir. " Yani bir gün ya da gece ömür sermayen bitip hayatın sona erecek. yolda gördüğü necaseti eliyle toplar, mescidi ve revakı elleriyle temizlerdi...
Mübarek insan bizzat kendisini tasadduk etmiş daha da bitecek gibi değil yazmakla yaptığı hayırlar...Güzel insanlar hayrın ve vermenin zevkine ermişler o Kevser pınarından yok bile olsa hayır icat ederek ayrılmamışlar ,odun toplayarak su taşıyarak işlerini yaparak tüm gariplere ve fakirlere dullara şefkat ve merhamet dolu kanatlarını sermişler.. ellerinde olanı verdikleri gibi yok ki ne vereyim dememişler Kalplerinde yalnız Allah ve Onun rızasından başka bir şey bırakmadıklarında son nefeslerine kadar Hak yolda ne hastalık ne yorgunluk demeden koşturmuşlar sevgi şefkat insanları mübarekler...Örnek aldıkları insanlar Ehl-i Beyt dört halife de aynı işleri yapmışlardı gariplerin, yatalakların işlerini yapmışlardı..
Hayatlarını gül zarafetinde ışık ve nur dolu hayırlara koşarak yaşayıp gitmişler Rablerine..
Sofilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara leyli gerek
Ban seni gerek SENİ.
Yunus durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksıdum
Bana SENİ gerek SENİ
Rabim bizleri de " El Varis " İsmi şerifiyle bu güzel insanlara varis eylesin ve elinden, dilinden, halinden, kalinden, gönlünden tüm mahlukatın hayır güzellik ve gönüllerin şifa bulduğu ihsan sahiplerinden lutfu Keremiyle ihsan buyursun, Her yaptığımızı ve niyetlerimizi hayra çevirsin inşallah.
Selam ve Rahmet üzerinize olsun kardeşlerim El Fakir .
Müzeyyen Cihangiroğlu