Sayın Gül Küçükönder,
16.2. 2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bu dünya hayatını çok güzel yaşamaya mecburuz. Çünkü dünya ahiretin tarlası. Burda ne ekersek, orda onu biçeceğiz. Hayat, yaşamak, varoluş inanılmaz güzelliklerle dolu. Hepimiz birer güzellik avcısı olmak mecburiyetindeyiz. Yapabildiğimiz, becerebildiğimiz, elimizden geldiği kadar hayatımızı renk, ışık, güzellik içinde geçirmeliyiz. Hayatı öyle güzel yaşayalım ki kendi hayatımız başkaları için bir sanat eseri gibi olsun. Bunun için sade günlerimizi, saatlerimizi değil dakikalarımızı bile değerlendirmek zorundayız. Çalışma hayatında bir adetim vardı. Daima masamın üzerinde ve büyük ressamların kartvizit boyutunda küçük röprodüksiyonları olurdu. Ve o röprodüksiyonlar her gün değişirdi. Benim günlük egzersizim budur derdim. Her sabah onlara yeni bir gözle bakar, o güzellikleri içime sindirmeye çalışırdım. Leonardo de Vinci’nin Mona Lisa’sını ortaokuldan beri hergün içime sindirmeye, algılamaya, özümlemeye çalışıyorum. Bıkmak mı dediniz? Nasıl söz o. Yunus Emre
“Her dem taze doğarız
Bizden kim usanası”
diyor. Önemli olan her an yeni bir insan olabilmek. Doğa, insana, olaylara, sanat eserlerine her an yeni bir gözle bakabilmek. Cahit Sıtkı Tarancı
“Sevmek, devam eden en güzel huyum”
diyor. Kainat her an yeniden varoluyor. Kur’an-ı Kerim’de
“Allah her an yeni bir şe’n dedir”
buyruluyor. Ben, merhum eşim Rana Hanım’la kırdört yıl evli kaldım. Bu kırkdört yıl içinde ona hergün ayrı bir gözle baktım. Onda hergün ayrı bir güzellik gördüm. Yunus Emre
“Gören göz değil, gönüldür”
diyor. Hayatta önemli olan bakmak değil görebilmek. Hayatı güzel ve anlamlı kılan sevgidir. Hayat, yaşamak, varoluş ancak sevgiyle bir anlam kazanır. Sevginin olmadığı yerde hiçbirşey yoktur. Demin çorba içtiğim kabı yıkadım. Yıkarken onu sevdim, öptüm. Çünkü onun da sevgiye ihtiyacı var. Zaman zaman gardırobumun kapağını açar elbiselerimi öper, okşarım. Beni soğuktan, sıcaktan korudukları için, toplum içine çıktığımda küçük düşürmedikleri için onlara teşekkür ederim. Önemli olan bütün kainatı tek istisna olmadan insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla sevebilmektir, bağrına basabilmektir, kucaklayabilmektir. Kur’an-ı Kerim’de “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” buyruluyor. Her zerrede Hakkı müşahede edebilmek, ona aşık olabilmek ne güzedir. Önemli olan hayata bakarak bir kadına hitab eder gibi “Hayat, seni seviyorum” diyebilmektir. Tasavvufta bir kural vardır. Anını yaşayan insanlar için “İbn-ül vakt” derler. Acısıyla tatlısıyla, güzeliyle çirkiniyle dün geçip gitmiş. Yarın meçhul. Kimse sabaha çıkacağını garanti edemez. Ama şu an varız, yaşıyoruz. “Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden”. Geliniz, bir anımızı imanlı geçirelim. Bu iman öyle dudaklardan dökülen birtakım kelimeler değil, bütün benliğimizi saran, yakan, kavuran bir aşk olsun. Yediğimiz aşk, içtiğimiz aşk, giydiğimiz aşk, gördüğümüz aşk olsun. İşte o zaman insan nereye giderse gitsin, çarşıda pazarda, caddede sokakta, evde işyerinde Allah’la beraber oluyor. İşte o zaman yaşamak bir sevinç, bir aşk, bir dua oluyor.
Kıymetli yavrum, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Yaşama sanatı her an aşk içinde Allahla beraber olmak demektir. O aşkı benliğinde, vücudunun bütün hücrelerinde hissetmek demektir. Gelin hepimiz el ele verelim, adına hayat denilen bu mucizevi yaratılışın bilincine varalım. Ve diyelim ki “Aşk gelicek cümle eksikler biter”.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sevmek devam eden en güzel huyum Yazan Gül Küçükönder
Cvp: Sevmek devam eden en güzel huyum Yazan Sabri Tandoğan