.
Merhaba sevgili gönül dostlarım.
“'Bir Allah dostu Geliniz bir anımızı imanlı geçirelim.' diyor. Bu son derece önemli, insanı ürperten uzun uzun düşünmeyi gerektiren bir sözdür. İnancımız sadece dilimizde ise kime ne faydası olur? Kimi kandırıyoruz? Aşk haline dönüşmedikçe hayatın özünü şiirin var oluşun ta kendisi olmadıkça neye yarar? Aşksız geçen her an telafisi mümkün olmayan bir kayıp değil midir? Allah ve Peygamber aşıkları her an bir güzelliği yaşarlar. Niye biz de onların yolundan gitmeyelim? Neden Muhammedi bir aşkla insanları hayvanları bitkileri bütün bir cemadatı kucaklamayalım? Elimizden tutan mı var?” Buyuruyor Rahmetli Sabri Babam, yine bizi Hak’la hakikatla imanla iyiliklerle güzelliklerle vakit geçirmeye davet ediyor. Allah’la dostluk aslında ne kadar kolay, biz güzel insanlar farkına vardığımızda, anımızın iş yerimizde, evimizde bir dostla telefon görüşmemizde bir dostla selamlaşırken hal hatır sorarken Hak’la olduğumuzun bilincinde olduğumuzda içimiz şiirle sohbetle dolar muhabbetle dolar.
Bu gün apartmanın bahçesindeki akasya ağacı bütün yapraklarını dökmüş. Sadece dalın bir tarafının yaprakları duruyor, hayretle baktım, demek ki daha vakti gelmemiş dedim. O ağaç o kadar güzeldi ki tertemiz yaprakları döküldüğü halde güzelliğini aşkını sergiliyor, üzgün de değil nasıl olsa baharda yeşerecek. İçimden bir ses soğuk hava geldi kar atıştırıyor sakin sakin ama bu güzelim ağaçlar kendin Rabbine teslim etmiş, sabıra yapışmış dedim. İşte biz güzel insanlar da öyle olsak, her an her yerde Rabbimizle beraber olsak dikkatimizi kendimize versek, acaba sabırda neredeyim Şükürde neredeyim? Kanaatte neredeyim diye sorsak kendimize cevap ne olur? Biz de ağaçlar gibi teslim olsak, fişimizi Allah’a taksak, O bize her yerde hazır ve nazır. Rahmetli Sabri Baba’mın cenaze merasiminde eve geleceğimiz zaman sordum. İki tane kardeşe arabanızda yer var mı? Biri arabamız yok dedi, biri bakarız dedi. Kardeşin birisine sordum, Efendim siz rahat olun evinize kadar götürürüm dedi. İçimden bir ses tak fişini Allah’a, korkma dedi. İşte biz aşkla olursak her an içimizde o şiiriyeti yaşarsak düşüncemizle, Hak’la olursak, her yerde işlerimiz kolaylaşır. Yeter ki düşüncemiz Hak hakikat olsun, kafamızın içi, gönlümüz onunla dolsun. O zaman her yerde o güzelliği yaşarız çok şükür. Her Allah’ın günü süpürgeme selam veririm, o kadar sessiz ki hep sohbetlerimi dinler, ona sessiz şiir okurum ve işimde de hiç yorulduğumuzu bilmeyiz. Bahçedeki çiçekler o kadar açtılar ki kış geldi hala açıyorlar. Onlar çiçek açmak, insanları mutlu etmekle görevli memurlar. Bir taraftan yere düşen tohumlar tekrar bitti neler söylüyorlar, onlara teşekkür ediyorum. Üzerlerine arı konmuş, çimenler yeşerdi. Kış da gelse görevlerini yapıyorlar. Allah’ı zikrediyorlar. Biz güzel insanlara mesaj veriyorlar aşkla. Bir de onlardaki güzelliği tefekkür ederek biz de Allah’ımızla oluyoruz. Biz de bir güzellik avcısı oluyoruz çok şükür. Sabri Babam, “Siz bir yere gittiğinizi sanırsınız öyleyse siz gönderilirsiniz” derdi. Bizim her işimizi ayarlayan Hak, onun her işi güzel, yeter ki gönül penceremizden bakalım. Ve her an anımızı yaşayıp mutlu olalım.
Evimize bir misafir gelse bizden memnun olmasa nasıl üzülürüz. Biz de Rabbimizin misafiriyiz. O halde Muhammedi bir aşkla kucaklayalım hayatı yaşamayı inşAllah. Rabim yar ve yardımcımız olsun, melekler yoldaşımız olsun. Allah Babamdan razı olsun amin. Yattığı yer nuru ala nur olsun.