Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Zamanına sahip olamayan, hiçbir amacına ulaşamaz, hiçbir yere gelemez.
Gönderen : Sabri Babadan Selam
Tarih : 12/9/2015 2:47:11 PM


.


Kıymetli yavrum,


Senelerce, senelerce evveldi. Hukuk Fakültesinde genç bir öğrenci idim. Medeni Hukuk profesörü Hüseyin Avni Göktürk’ün anlattığı bir olayı ömür boyu unutamadım. Bir Amerikalı iş adamı trene binmiş, bir şehirden bir başka şehre gitmektedir. Amacı o gün açılacak bir ihaleye girmek. Tren gara gecikmeli olarak girer. İş adamı ihalenin yapılacağı yere yetiştiğinde, ihale başlamıştır. Kendisini içeriye almazlar. Canı sıkılır, üzülür. Mahkemeye müracaat eder. Demiryollarından büyük bir taz­minat talep eder. Mahkeme iş adamının lehine karar verir, demiryollarını çok büyük bir tazminatı ödemeye mahkûm eder. Gerek on altı yıllık talebelik hayatımda, gerek kırk iki yıllık memuriyet hayatımda bir tek gün geç kaldığımı hatırlamıyorum. Eşimle beraber bir yere ziyarete gideceğimizde bir dakika geç kalacağım diye ödüm kopar. Zamana saygı, Allah’a saygı gibidir. Bir anlık gecikme pek çok şeyi mahvedebilir. Yirmi dört saati yerli yerinde, dakikası dakikasına kullanabilmek, bir bilgi, bir görgü, bir dikkat ve intizam işidir. Yirmi dört saatlik zamanın içine, eğer iyi kullanılırsa, pek çok şey sığdırılabilir. İmam-ı Gazali’nin yazdığı eserlerin sahife olarak beher gün için dökümü yapılacak olursa, ortaya inanılması güç büyük bir rakam çıkar. Yakınları anlatırlardı. Rahmetli Profesör Hilmi Ziya Ülken birçok makalesini durakta otobüs beklerken yazarmış. Hayatta beş dakikalarını dahi boş geçirmeyen, değerlendiren insanlar vardır. Nice büyük eserler, o küçücük zaman dilimleri değerlendirilerek yazılmışlardır. Ânı yaşamak çok önemlidir. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde “Ve bir an yaşıyorum, bütün bir ömre bedel” der. Ama acı, ama tatlı geçen zaman, geçip gitmiştir. Artık yapılacak hiçbir şey yoktur. Gelecek ise, ne olacağı, neler getireceği bilinmeyen bir meçhuldür. Yarına çıkıp çıkma­yacağınızı Allah bilir. Önemli olan içinde yaşanılan zamandır. Şimdidir. An’dır. İbnül Vakt diye bir tabir vardır. Ânını yaşayan insanlara verilen bir sıfattır. “Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem” diye tekrarlanan bir ilâhi vardır. Çok severim. Beni hep ürpertmiştir. Günde iki saatlik çalışmayla Fransızların meşhur Littre sözlüğü yazılmıştır. Zamanı kullanabilmek bir ustalık işidir. Yerine göre saniyeleri bile değerlendirmek ge­rekebilir. Öyle insanlar vardır ki, akşam yatmazdan evvel, ertesi günün dakikası dakikasına programını yapar. Sabahleyin gi­yeceği elbiseyi, gömleği, çorabı, ayakkabıyı hazırlar. Sabahleyin içeceği çayı, çayını içeceği bardağı, atacağı şekeri, şekerini karıştıracak kaşığını hazırlar. Hangi saat hangi iş yapılacaksa, dakikası dakikasına bir kağıda not eder. Zamanında yapılmayan bir iş, birçok şeyi mahvedebilir. Zaman, hayatımızın kumaşını dokuyan mekiktir. Zamanına sahip olamayan, hiçbir amacına ulaşamaz, hiçbir yere gelemez. Bazen minicik bir ihmal, bize hayatımızın en büyük fırsatını kaçırtabilir.


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]