Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Adalet mülkün temelidir
Gönderen : Haluk Yiğiter
Tarih : 2/18/2007 8:06:30 AM


Efendim,

 

Öncelikle şahsınıza ve site mensuplarına sevgi ve saygılarımı sunarım.

 

Şimdiki gençlere hayal gibi gelecek ama benim çocukluğumda (çok gerilerde değil, 1960 ların ortalarında) İstanbul'da tuvalet ihtiyacı veya su içmek için herhangi bir kimse, hiç tanımadığı bir kapıyı çalıp, ihtiyacını giderebilirdi. Evet hiç tanımadığımız bir insan tuvaletinizi kullanabilir miyim diye sorar, siz de hırsız mı, terörist mi diye düşünmeden içeri alırdınız. Çünkü o zaman terörün varlığından bile haberdar değildik, hırsızlık olayını ise mahallemizde duymamıştık. Bizim dairemiz apartmanın zemin katıydı, o yüzden en çok bize gelirlerdi. Ancak diğer apartmanlardaki insanlara da geldiğini bilirdik. O zamanlarda  insanların tuvalet ihtiyacını karşılasması için bugünkü gibi çok yer yoktu. Büfelerin yerinde de mahalle bakkalları vardı. Dolayısıyla gelen kişiler gayet normal karşılanırdı. Hatta o sırada yemek yiyorsak gelen kişiyi de yemeğe davet eder, bir tabak da ona açardık. Bazı insanlara inanılmaz gibi gelecek ama abartmıyorum.

 

Bir gün orta yaşlı bir adamın evimize geldiğini hatırlıyorum. O gün annem mantı yapmıştı. Annem kendisini de yemeğe davet etti. Adamın nasıl mutlu olduğunu hatırlıyorum, meğerse mantı en sevdiği yemekmiş. İsmi Osman'dı, bir hastanede hademe olarak çalışıyordu. Bundan bir kaç yıl sonra dışarıda top oynarken düşüp kolumu kırdım. Annem beni hemen hastaneye götürdü. Hastaneye geldiğimiz zaman Osman amca bizi gördü. Beni sanki kendi oğlu gibi kucağına alıp doktora götürdüğünü dün gibi hatırlıyorum. Eskiden insan ilişkileri böyleydi. Eğer şimdiki gençler o zaman insanlar arasındaki sevginin,saygının ve mutluluğun onda birini görselerdi ellerindeki bütün nimetleri bırakıp o dönemde yaşamaya razı olurlardı.

 

İstanbul 40 senede öyle değişti ki, bu kadar kısa sürede böyle değişiklik nasıl olur hala anlamış değilim. Sanki o zamanki insanlar gitti yerine bambaşka insanlar geldi. Şu anda sokaklarda teröristler, hırsızlar, gaspçılar, uyuşturucu satıcıları ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar ve hiç kimse bunlardan hesap soramıyor. Yakalan bir hırsız iki ay sonra serbest kalıyor, ne yasadan, ne de polisten korkuyorlar. Polis zaten çaresizlikten suçlularla mücadele etmekten bıkmış. Çocuklarımız ilkokulda uyuşturucuyla tanışıyor. Sanki şeytanın ruhu üstümüze çöktü. İstanbul Belediye Başkanı bile sokaklarda yürümeye korkuyorum diyor.Yöneticilerimiz sözüm ona insan hakları ve demokrasi getireceğiz diyerek sadece kendi koltukları ve menfaatleri için batıya boyun eğmiş ve her emirlerini yerine getirmeye hazır durumdalar.

 

Geçenlerde okudugum bir haber yüzünden dehşete kapıldım. Ankara'da  6 kişi sokak ortasında  silahlı çatışmaya giriyorlar ve bu çatışmada o sırada  sokaktan geçmekte olan  bir anne, iki çocuğu ve iki vatandaş yaralanıyorlar. Annenin durumu ağır,omuriliği parçalayan kurşun annenin boyundan aşağı felç olmasına yol açıyor, şu anda evinde kurulan yaşam ünitesine bağlı olarak  yaşıyor. Mahkeme ne karar veriyor biliyor musunuz ? 5 kişiyi yaralayan ve birini ömür boyu yatağa ve makineye mahkûm eden sokak eşkıyaları 7 ay sonra ellerini kollarını sallayarak tekrar Ankara sokaklarına salınıyorlar. Mahkemenin kararı annenin yakınlarını deliye çeviriyor. Bu nasıl adalet diye bağırınca terörist diye gözaltına alınıyorlar. Düşünebiliyor musunuz böyle bir adeleti? Adelet bir ülkenin temel direğidir, adaleti ortadan kaldırırsanız o ülke ne kadar gelişmiş ve zengin olursa olsun çöker. Bir hukukçu olarak bunu en iyi siz bilirsiniz.

 

Bu ülkenin hakimlerinin neden vicdanları suskun? Biz siyasetçilerden bir şey beklemiyoruz, zaten onların neden siyaset yaptıkları çok açık. Ancak adeleti korumakla görevli hakimlerin haksızlık ve adaletsizlik karşısında böyle sessiz ve boyun eğmiş olmaları beni ürkütüyor. Eski Yargıtay Başkanı'nın "Hakimlerimiz vicdanları ile cüzdanları arasına sıkıştı"  demesi ne kadar korkunç bir durum. Böyle bir hakim dünyanın en alçak adamıdır. Hakim aç kalsa bile adaleti yerine getirmek zorundadır. Kimse de yasalar böyle demesin. Yasalar Allahın emri değildir, insanlar tarafından yapılır ve değiştirilir. Hakimler ortak bir tepki versin bakalım o yasalar nasıl değişiyor. Mahkemelerin gerektiği zaman parti kapatacak bile gücü vardır. Siz de eski bir hakimsiniz, sizin görevinizi  tam bir doğrulukla yaptığınızdan en küçük bir şüphem yok. Ancak Türkiye bugün bu durumdaysa en büyük sorumluluğun adaleti yerine getirmekle görevli hukukçularda olduğunu düşünüyorum. Eğer adalet yerine gelseydi başımızda ne böyle siyasetçiler, ne de böyle yöneticiler olurdu.

 

Sevgi ve saygılarımla

 

Haluk Yiğiter


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Adalet mülkün temelidir Yazan Haluk Yiğiter
Cvp: Adalet mülkün temelidir Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]