.
Kıymetli yavrum,
Hayatta her şey bir “ilk”le başlıyor. Vehbi Koç’a sormuşlar, “bu kadar servete nasıl ulaştın?” diye. Vehbi Koç cevaplamış: “İlk bir lirayı kazanarak” demiş. Dünya maraton şampiyonuna sormuşlar; “Kırk iki kilometreyi nasıl bitirdin?” demişler. Şampiyon cevap vermiş: “İlk yüz metreyi koşarak” demiş. Hayatta her şey öyle. Zenginlikler de, iflâslar da, tükenişler de hep bir ilk adımla başlıyor. Ne yazık ki bugün ülkemizde çocuk terbiyesini bilen yok gibi. Çocuk önce bir şımarıklık yapıyor. Aile eh diyorlar, bir defadan ne çıkar?
Yıllarca önce bir komşumuz vardı. Hâli vakti yerinde bir aile idi. Sonra bir şey dikkâtimi çekti. Evin hanımı hava kararmaya başlar başlamaz mutfağın elektriğini yakıyordu ve her gece ikide söndürüyordu. Bir gün, “Efendim israf olmuyor mu, elektrik bu kadar saat açık kalıyor?” dedim. Komşu birden kızdı. “Size ne!” dedi. “Hem ben hiç elektrik faturasını size gönderdim mi?” Üzüldüm. Cevap vermek lüzumunu duymadım. Bir süre sonra alacaklılar mahkemeye müracaat ederek evi sattırdılar. Bizim komşunun saltanatı da (!) böylece sona erdi.
Günümüzde böyle bir hava var. Sık sık işitiyoruz. Ben paramı dilediğim gibi harcarım, vücut benim, dilediğim gibi kullanırım, mide benim, keyfime göre yer içerim. Bu, ne kadar yanlış, ne kadar sakat bir anlayış bir bilsek. Malımız, mülkümüz, paramız, bedenimiz, hatta zamanımız bize emânet. Onu dilediğimiz gibi kullanmaya hiçbirimizin hakkı yok. Eski İstanbul terbiyesinde, benim evim, benim köşküm, benim yalım demek çok büyük terbiyesizlik, küstahlık, saygısızlık kabul edilirmiş. Bir kimseye, “Bu evin sahibi siz misiniz?” denildiği zaman, o kişi edeple, saygıyla “Estağfurullah efendim,” dermiş. “Mülk Allah’ın, biz emâneten oturuyoruz.” Bir bilsek o eski güzel âdetlerimizi kaybetmekle nelerden uzaklaştık. O insanların hayatta en çok önem verdikleri husus, bir insandaki edep, saygı, incelik, zarâfet, tevâzu, sabır, şükür, kanaât olurmuş. Bunlardan mahrum kimselere insan gözüyle bile bakılmazmış.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla...