Konu : En güzel eğitim güzel örnek olmakla olur.
Gönderen :
Sabri Babadan Selam
Tarih :
1/14/2016 3:21:30 PM
.
Kıymetli yavrum,
Annemle arkadaş gibiydik. Gece yarısı on ikide onunla evin tahtalarını ovardık sert tahta fırçası ile. Annem beni dört buçuk yaşında pazara göndermişti. Pazarcı hepsi çürük olanları koymuş sadece birisi sağlam çıktı domateslerin. Annem onu çıkarıp yıkadı ve “Bak oğlum ne güzel domates almışsın, bundan sonra dikkat edersen hepsini böyle en güzel olanlarından seçebilirsin” dedi. Getirdiğim çürük domatesler için beni eleştirmedi. O günden sonra pazara her gittiğimde malın en iyisini almaya başladım. Esnafın benden ödü kopuyordu. Bozuk mal satanları daha beş yaşımda gider zabıta amirine şikayet ederdim. Komşular alış verişlerini bana yaptırırlardı. İlk çorbamı dört buçuk yaşında pişirdim. Annem hastalanmıştı. Ona maydanozlu bir pirinç çorbası pişirdim. Tadı hala damağımdadır. Annem öğretmendi, okuldan geç gelirdi. Ben okuldan eve gelince evi siler süpürür, toz alır, sobayı yakar, biraz odun, çıra yarar, sonra akşam eve ne pişecekse gider ona göre alış veriş yapardım. Eğer fasulye, nohut gibi bir şey pişecekse onu ıslatır sobanın üzerine bırakırdım. Annem çok kültürlü bir hanımdı. Beni küçük yaşlarımdan itibaren hayata hazırladı. Bana sorumluluklar verdi. Çocuğa çok küçük yaşlardan itibaren sorumluluk vermek gerekiyor. Ama bugün bunu yapan kaç anne var? Uzun gözlemlerimden sonra çocuk eğitiminde en önemli hususun “güzel örnek olmak” olduğu sonucuna vardım. İnsanlar sözlere değil davranışlara bakarlar.
Çocuğa bir büyük insana hitap eder gibi hitabetmeli, ona saygı göstermeli. Bundan anlar mı diye düşünmemeli. Onlar her şeyi gayet iyi anlıyorlar. Yeri geldiği zaman bunlar en güzel şekilde ortaya çıkıyor.
Babaannem anneme “Sabihanım” diye hitap ederdi ve onu çok severdi. Kimya hocamız sınıfı bir orkestra şefi gibi yönetirdi. Onun hatırı için hiçbirimiz havailik yapamadık. Geçen yıl televizyonda ilginç bir olaya şahit oldum. Konya’da bir mühendis evleniyor. Bir kızı oluyor. Arkadaşları hayırlı olsuna gidiyorlar. Bir husus dikkâtlerini çekiyor. Mühendis bey arkadaşlarının önünde son derece edeple, incelikle, saygıyla oturmaktadır. Gelenlerden bir misafir dayanamaz. “Kardeşim,” der, “Biz çocukluk arkadaşıyız. Birbirimizi yıllardır tanıyoruz. Bu kadar ihtirama ne gerek var? Lütfen rahat otur.” Onun üzerine mühendis bey cevap verir. “Arkadaşlar,” der, “Ben, kızım olduğu zaman önce Allah’ıma şükrettim. Sonra söz verdim. Ölünceye kadar hayatımın her anında mânen ve maddeten dikkâtli, düzenli ve tertipli olacağım. İleride kızıma örnek olmak istiyorum. Çünkü kızımın, yaşadığı sürece onurlu, iffetli, saygıdeğer bir insan olmasını istiyorum. Ben örnek olmalıyım ki, bunu istemeye hakkım olsun.” Çok duygulandım. Gözlerim yaşardı. Günümüz insanlarının neden mutlu olamadıklarının, huzurdan uzak yaşadıklarının ne güzel bir açıklamasıydı bu sözler. Aile yuvası, çocuğun yetişmesinde o kadar önemlidir ki, o yuvada annenin veya babanın sesinin yükselmesi, sertleşmesi bile çocuğu tedirgin etmeye yeter. Bazen öyle bir durum onun sabaha kadar uykusunu kaçırabilir. Bir deney yapılmış, daha çocuk anne karnındayken anne baba kavga ettiğinde bebeğin üzüntüden yüzünün kırış kırış olduğu tespit edilmiş. Çocuk eğitiminin anne karnındayken başlaması lazım. Çocuk her şeyi anlar ve hisseder."
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Nur Ol Aziz Büyüğümüz
|