.
Kıymetli yavrum,
Önce farz olan ibâdetleri yerine getirsek, sonra kendi kendimizle bir anlaşma yapsak, kimseyi kırmamak, kırgın olduklarımızla barışmak için karşı tarafa dostluk elimizi uzatsak, kabul etmezse diyeceksiniz, o kendi sorunu. Ama ilk hareket bizden gelmeli. O güne kadar bizi kıran, üzen, inciten, ağlatan ne kadar insan varsa, hepsi için bir genel af çıkarsak, onları affetsek, sonra “Ey Allah’ım, benim onlardan olan bütün haklarımdan, senin rızan için vazgeçiyorum, onları bağışlıyorum. Allah’ım, sen de onları affet. Kusurlarını bağışla. İki cihanlarını cennet et. İçlerini senin aşkınla doldur. Dertten, sıkıntıdan uzak yaşasınlar, çocuklarının mürüvvetini görsünler. Bütün günleri, aşk, ihlâs, sabır, rıza, şükür ve kanaatle geçsin. İki dünyada sultan olsunlar...”
Bu genel af, yıllardır bizi sıkan, boğan, bunaltan nedenleri yok eder. İçimizde o güne kadar hiç duymadığımız bir rahatlık, bir ferahlık, bir neş’e hissederiz. İç dünyamızı pisliklerden arındıralım ki, orada mânevî güneşler doğsun. Fetihler olsun. Kirli kaba konulup kaynatılan süt bile hemen kesilir. Hâne mâmur olmadan, oraya sultan gelir mi? Biz bu dünyaya mutlu olmak, huzur bulmak, içimizi sevgiyle doldurmak, onu her gün biraz daha çoğaltarak, büyüterek bütün kâinatı, insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, taşıyla, toprağıyla kucaklamak için geldik. Özdemir Asaf, bir şiirinde “dünya kaçtı gözüme” der. İnsanoğlu, Resûlullah’ın yolunda giderse, içini arıtır, temizler, sonra onu güzelliklerle, sevgilerle doldurursa iç dünyası öyle büyür, öyle büyür ki, onun yanında zâhir âlem bir toz zerresi kadar kalır. O halde, sevgi varken, niçin düşmanlık? Dostluk varken, muhabbet varken, niçin kinler, nefretler?
Unutmayalım ki, rüzgâr eken fırtına biçer.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhu Şad Olsun, Himmeti Üzerimize Olsun