.
Merhaba sevgili gönül dostlarım.
Efendi Hazretleri Sabri Babam “Yavrum kimsenin hakkında yanlış düşünmeyin. İnsanları tanıyamazsınız insanlar bazen kendisini hep gizler. Ancak ve ancak gönül gözüyle bakanlar anlar onları. Bakmak başka görmek başka” derdi. “Her bakan göremez” derdi. “Biliyorum görüyorum diyen yanılır yavrum. Dış göz ancak sureti görür, asıl marifet görünmeyeni de görebilmek” derdi. Yine bu fakire “Yavrum seni aramayanı sen ara, sana gelmeyene sen git Allah sana tonlarla sevap verir” derdi. “Yavrum artı kazanın hiçbir hayrı, iyiliği küçümsemeyin” derdi.
Canım Hocam sözlerin her yeni gün gönlümde yeni filizler açıyor kendimi engelleyemiyorum. Bir sabah saat sekizde uzun zamandan beri görmediğim bir akrabamı ziyaret etmek geldi içimden. Telefonla aradım bu akrabamı çekinerek. Akrabam sevgi dolu açtı telefonu, o sesteki sevgi bütün kainatı kucaklayacak derecedeydi. Akrabama dedim sana bir şey söylemek istiyorum müsaade edersen dedim. Buyur dinliyorum dedi. Sizleri ziyaret etmek istiyorum. Tereddüt etmeden buyur, gel simitle çay içeriz dedi. O ses bambaşkaydı, mütevazıydı. Bu fakirin en sevdiği ikramdı adını da biliyordu, adı simitti. Sakın yanlış anlaşılmasın o kelimeden bir kitap yazasım geldi, çok mütevazıydı. Sakın bir simit diyip geçmeyelim. İşte o simitle gönülleri kazanırsınız da haberiniz bile olmaz. Bunlar çok ince bir sır, görünüşte küçük gibi görünür ama ne demek gönüller fetih edilir de haberimiz bile olmaz. İşte bu akrabam gitmeden gönlümü kazandı. Çok şükür Allah nasip etti bir hafta sonra gittim. Meğer akrabamı hiç tanıyamamışım yüzü o kadar deyişmiş ki bembeyaz bir nur vardı sanki bir insan değil bir melekti. Keklik kanı gibi güzel çayla simidi ikram etti. bazı sorular sordum? Cevap süküttü aslında duruşu hep sukuttu. Hep sen diyordu sen sen sen. İşte cevap bu oldu. Sükünetle izledim yüzüme baktı baktı, “Aşkın varsa korkma” dedi. düşündüm kaldım. Hemen not defterime not aldım. İşte bu cevabı yaşarsam bana bir ömür yeter dedim içimden. Kısa bir ziyaretti belki ama bir yıl gibi uzun oldu. İçim huzurlarla döndüm. İçimden “Aşk kimde ise yücelik ondadır” mısralarıyla otobüs durağına geldim. Hava kararmıştı rüzgar esiyor okşar gibi bir taraftan da yağmur yağıyordu ince ince otobüsü beklerken durakta bir genç kızım arkamda söyleniyor böyle ıslanacağız mı ya diyor. Ellerimde değerli eşyalarım vardı. iki elim de doluydu kıza yavrum çantadan şemsiyeyi çıkar ıslanma dedim. Kızım çıkardı şemsiyeyi ikimize de tuttu. Kızıma dedim bak ne şanslıyım. İki elim dolu ama şemsiyemi tutan bir melek var dedim. Kızım bak teyze dedi ben de çok şanslıyım durakta bana şemsiye verildi elime ıslanmıyorum dedi. Bu fakir de yavrum sen gönlünü Hakk’a bağla, daha sana ne şemsiyeler verilir dedim. Yeter ki Hak’la hakikatla gezelim. Ne şemsiyeler tutulur da haberin bile olmaz dedim. Kızım bu sözleri telefonuna yazdı. Beraber aynı otobüse bindik. Eve gelince günlüğüme yazdım. Aşk öyle bir mektepdir ki hem söyletir hem öğretir. İşte hayatın cilveleri gizli nakış nakış gözlerden geçiyor. Görür isek görebilirsek işliyoruz. Göremezsek Allah korusun günler su gibi akıp geçiyor hızlı bir şekilde testileri doldurabildiysek ne ala. Allah yardımcımız olsun. Zerre kadar da olsa bir hayrı küçük görmeden Rabbim yaşamamızı nasip etsin. İyiyi iyi olarak çirkini de çirkin olarak görmemizi nasip etsin. Bizleri kemale erip aslı gören kullarından eylesin. Görüneni değil asıl görünmeyeni de görmeyi nasip etsin cümlemize de bizlere de amin.
Efendi Hz. Sabri Baba’mıza yakınlarına selam olsun. Amin Firdevsi alaya mirasçı olsun. Resule komşu olsun.