Sabahın ilk ışıkları ile size selam vermek çok güzel, yeniden merhabalar efendim; pazar günü tv konuşmanızı izledim, mutlaka o an musait olan tum dostlar da izlemiştir. Hayran kalmamak, tum yüreğimizle dinlememek elde değil efendim. İnanın mest olduk. Değerli hocanız Münir Derman Beyefendi'ye ait olarak anlattığınız o sinek olayı ve akabinde parmaklarının Yüce Yaradan tarafından ışıkla müjdelenmesi (daha önce okumuş olmama rağmen) beni ağlattı efendim. Ne mutlu bizlere, sizin gibi seçilmişlerin seçilmişleri lütfedip aramızda oluyorsunuz. Bizleri o güzelliklere uyandırmaya çalışıyorsunuz. Emeklerinizin hakkını nasıl ödeyeceğiz bilemiyorum. Allah sizden ve sizin gibi olanlardan razı olsun efendim.

Değerli büyüğümüz, zaman zaman evimize gelen dostlarla çay içip sohbet ederken sizin gönül sohbetlerinizden birini açıp dinliyoruz, sohbetlerinizde değindiğiniz konular hayatımızın ışığı oluyor. İnşaallah bir gün Ankara'ya gelmek ve o güzel sohbetlerinizden birini orada dinlemek en büyük isteğimiz oluyor. Değerli büyüğümüz sözlerimi sevgili Yunus'umuzun sözleri ile bitirmek istiyorum

"Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevi işi.

Dostun evi gönüllerdir;

Gönüller yapmağa geldim"

Bu sözler bize Sabri  hocamızı anlatıyor. Yüzyıllar öncesinden günümüze sözlerinin her dem taze olduğunun bir işareti oluyorsunuz değerli hocam.

Saygılarım ve sevgilerimle hürmetle huzurunuzdan ayrılıyorum, izninizle efendim....

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :